Bu atölyede kendi hayatımızı yazacağız. Anılarımızı kurcalayacak, kendi hayatımızda bir kazıya çıkıp, hikayelerimizi toplayacağız. Bir ay boyunca her gün bir yazı alıştırması ile, sadece yazmanın, hatırlamanın keyfine bakacağız. Bazen üzülecek, bazen güleceğiz. Nil Tolga Çokyaşa’nın yönettiği bu atölyede, haftada bir yazılanlar üzerine derste genel yorumlar alacaksınız. Bu yorumlarda, üzerine gidebileceğiniz, irdeleyebileceğiniz anılarınız konusunda tavsiyeler alacaksınız. Anı kitabı yazmak istiyorsanız, kendi hayat hikayenizi bir romana dönüştürmek arzusundaysanız, bu atölye bir ‘ilk adım’ olarak görülebilir. Zaman zaman, anı yazmakla ilgili yazılar, ipuçları, bilgiler paylaşılacaktır. Ancak amacımız, sadece anılarımızdan yola çıkarak; yazmak, rahatlamak, kendimizi ve yaşadıklarımızı kendimize anlatmaktır. Bu atölyenin sonunda arzu edenler Anı Atölyesinin ikinci adımına devam edebilirler.
Giriş
Accessing this atölye requires a login. Please enter your credentials below!
Bu atölye tekrar yapılacak mı?
Bu atölye tekrar yapılacak mı
Sabırsızlıkla bekliyorum Nil Hocam, sevgiler 🙂
heyecan ve keyifle bekliyorum 🙂 Canım Nil Hocam
Merhaba, başlangıç tarihini bulamadım. Sadece ödeme butonu açık. bilgi alabilirsem sevinirim. Sevgiler
bu gruba katılmak için haber bekliyor olacağım, mehtap taştemel
Mühendis bir baba ve öğretmen bir annenin çocuğu olarak Zonguldak’ta doğmuşum. Şanslı bir çocukmuşum ki bu aileye doğmuşum diye düşündüm hep. Bizim zamanımızda hem annesi hem babası yüksek tahsilli çocuk çok azdı. Babamın işi dolayısı ile oradaymışız, sonra babamın işleri bozulunca İstanbul’a Nişantaş’a taşınmışız. Annemle babamın aileleri orada yaşıyormuş. Nişantaşı o zaman şimdiki gibi kaymak tabakanın yaşadığı iddia edilen bir yer de değildi. Belirli bir sosyokültürel yapının olduğu bir yerdi, gayri Müslimlerin de yoğunlukta olduğu birbirimizin farkını fark etmeden yaşadığımız bir yer. Annem ve babamın büyük zorluklar yaşadığını çok sonra öğrendiğim mutlu bir çocukluktu benim çocukluğum. Üç tane teyzem vardı… Devamını oku »
SANIRIM KAYBETME KORKUSU OLUNCA SÖZ KONUSU DUYGUYA PEK DÖKEMEDİM, KİLİTLENDİM GİBİ. BOĞAZIMDA DÜĞÜMLENDİ, PARMAKLARIMA İNEMEDİ HİSLERİM.
Neyi çok sevdim biliyor musun? Yaşadığın bu hissi büyük harflerle yazmanı. Yapamadım diyorsun. Olsun! : )
Ölümden korkmazdım, ilk yavrumu kucağımı aldığım ana kadar. Bana muhtaç, bana emanet bir minicik mücevher; şimdi tek duam onları layıkıyla büyütebilmek için. Kötü bir hastalık, kanser. Kolay atlatılanı da var, atlatılamayıp teslim olunanı da. Ben en kolayını atlatmıştım, en ufak bir endişe bile duymadan. Ruhum, ameliyata gidiyor gibi değildi de Hawai’de tatile gidiyormuşum gibi hissediyordu. Her ameliyat bir ‘mı acaba?’dır aslında, ama ben hiç düşünmüyordum arkamda kalacakları. Anne olmadan anneyi anlamak mümkün değil gerçekten; evladın canı yansa, annenin ciğeri paramparça olur, bilmezdim. Ameliyattan sonra doktor hiç üzülmeyeceksin, stres yapmayacaksın demişti. Daha iki ay geçmeden kalbimi söküp almıştı Altuğ; benim gözyaşlarım… Devamını oku »