Bizden Biri

Sanal yazı evi üyelerinin kaleminden…

  • AkıtmaRomanda Bugün Söz Dizimi
    8 Kasım 2023 24 Rebiyülahir 1445 26 Teşrîn-i Evvel 1439 Çarşamba, 09.02 Hep yav defter diye başlamışım ben sana yazmalara. Yav defter, sen benim çantamda taşıyabildiğim hafiflikte, yolda, çarşıda, dışarıda imdadıma yetişen dünlüğümsün. 4 Ekim 2021 Pazartesi’de almışım seni. Emre ile yürümüşüz, o metrobüse, ben Kadıköy yolcusu. Senden iki tane almış yeşil olanı Emreme vermişim.…
  • Samatya
    Ben Liseyi Samatya’da Sahakyan Okulu’nda okudum. Yanında Ermeni kilisesi var belki duydunuz biliyorsunuz, belki de gezenleriniz olmuştur. İçinde de bir ayazma vardı eskiden, her Pazartesi sabahı ayazmada bir mum yakmak rutinimiz olmutu. Bugün hala ziyarete açık mı, hatta suyu hala var mı bilmiyorum. Her gün Bakırköy’den trenle gelir, Samatya’nın küçük tren meydandaki Develi’nin yanındaki dar sokağı geçerek,…
  • TAKINTI
    Atatürk Kültür Merkezi yeni açılmış. Tepebaşındaki eski binadan buraya taşınınca sanatçı kıtlığı yaşanıyor. Koro tam kadro çıksa bile sahne yine de, dolmuyor. Genel Müdür Aydın Gün korist yetiştirmek için iki yıllık kurs açmış. Sınavla öğrenci alınacak. 1971 Eylülüydü. Okulların açılmasına bir hafta kala Lale aradı. ”Hadi biz de sınava girelim” dedi. Girdik. Kurslar başladı. Haftada…
  • Yazının konusu: Dar mekanda karşılaştırma yapmak. Cerrah-rehber-koridor
    Ameliyathanenin parlak ışığı ameliyat masasında yatmakta olan kazazedenin yarasının içine sızıyordu. Cerrah tüm el becerisini kullanarak yarayı büyük bir maharetle steril edilen ameliyat iğnesi ile dikiyordu. Ameliyathanenin soğuğu morgu andırıyordu. Ölüm ile yaşam arasında gidip gelen yaralı için sanki bu dünyadan gitmek yada kalmak için bir hazırlıktı. Ameliyat başarılı geçmişti. Cerrah yorgun bir halde dışarı…
  • Herkesin günde 24 saati var…
    Facebook ve Instagram hesaplarımız birden bir sabah kitlendi. Facebook ve beraberinde Instagram bana bağlı tüm hesapları ulaşılmaz yaptı. Oturuyordum, sabah kahvemi içip mesajları yanıtlıyordum. Tam bir yanıt verecektim ki önce 13 yaşından küçük olduğum için atıldığım mesajı geldi, ardından topluluk kurallarına aykırı paylaşım yaptığım mesajı geldi. 13 yaşından büyük olduğumu ıspatlamak zor olmadı. On gün…
  • İçindeki Özgürlük
      Bahar ruhunun en derin yerinden hissediliyor. Hayatın başlangıcı yaşın baharı hissettiği dönem. En umulmadık an da gelen başlangıçlar. O muazzam başlangıç özgürlük gerektirir. Özgürlük bahar rüzgarları estirir yıpranmış hayatlara. Özgür bırak ruhunu kalıplara sığdırma. Güneş doğsun yüzüne gölgeleri kapatsın. Kırlangıç misali kanat çırpsın yüreğin. Mecbur değilsin bu samimiyetsiz yaşama. Candan olmalı bağların eş,dost ve…
  • Çam Ağacının Gölgesinde
      21 Aralık 2022 En uzun gece aynı zamanda günlerin uzadığı, aydınlığın arttığı vaktin başlangıcı. Döngünün ışığa evrildiği #nardugan vakti. Bolluk ve bereket için narlandığımız #nargudanbayramı nda beklenen haber geldi. Sizinle yeni kitabımı paylaşırken çok heyecanlıyım. Öykülerimi okudukça “Roman kalemin var, Handan’ın kadınlarının romanları olmalı” diyen yazar dostlarım işte ilk roman geldi. Arka Kapak yazısı şöyle: “Ölümsüz sevdalar ve…
  • ANI
    Hatırlıyorum okula giderken o diyarların ayazında üşümeyelim diye büyükbaba kaşıkla ağzımıza ballı rom tıkıştırırdı. İçimde yangınlar olurdu o zaman. Yana yana yürürdüm okul yolunda. Ejderhalar gibi kükrer buhar çıkartma yarışı yapardık okula kadar.  Kar başladı bir gün okul yolundayken. Beslenme çantamı yere bıraktığımı hatırlıyorum. Kırmızı anorağımın fermuarını açtıp, eldivenlerimi çıkarıp yan ceplerime tıkıştırdığımı. Ev sahibimizin…
  • ZİYARET VİZESİNİN REDDİ
    Seçil Vergili ‘ye, Ülke-i Şahane vize başvurunuz reddedildi. Biz dünyanın en güçlü beş ülkesinden biriyiz. Her isteyen planladığı gibi elini kolunu sallayarak ülkemize giremez. Bu nedenle başvurunuzu titizlikle, çok ince eleyip sıkı sıkıya dokuduk, değerlendirdik. Öyle sıktık ki suyu çıktı. Dokuz hafta için Ülke-i Şahane ye genel ziyaret başvurusunda bulundunuz. Başvurunuzu göçmenlik kuralları kapsamında değerlendirdim.…
  • Kayıp Küçük Melekler
    Renk katmanları, köşeden köşeye, içeriden dışarıya… Morlar, pembeler, yeşiller… Bu taş ne düşünür? Ne gelir aklına mavi çiftin ucunda sallanırken? Belki, bir zincir ister birinin boynunda sallanabilmek için. Bir boyunda sallanmak ister istemesine de, esas istediği o zincirin ucundayken sahibinin göğsüne değmektir belki de. Topraktan çıkarılmış, cevherinden ayrılmış, ayıklanmış, temizlenmiş, cilalanmış hem. Sanırım, sivri ucu…
  • Bir Annenin Ardından
    Evde çıt yok, biraz da loş sanki. Tüm ışıkları yakmalı, içimdeki ürperti geçer belki. Ne yalan söyleyim, kendimi biraz hırsız gibi hissediyorum. Çocukluğumun geçtiği ev de olsa, siz yokken burası bana iyiden iyiye yabancı geliyor. Kapı açılıp da sen içeri girsen, ne yapıyorsun burada demez misin, anne? Her şeyi usulüne uygun yaptık, için rahat uyu.…
  • Hoşçakal Kiraz Ağacı
    Bu mevsim yaprakları iyice seyreldi, kalanları da hep sarardı soldu. Bir hüzündür sardı Kiraz Ağacını. Rüzgarda sallanan o sarı yapraklara bir de akşam güneşi vurdu mu iyice parlıyorlar, bizim bebek Mert de bayılıyor ona dalıp dalıp gitmeye, illa işaret ediyor “beni pencerenin önüne götür, Anne” diye. Hatta bazen koltuğunu pencerenin önünde bırakıp öyle uyumasına izin veriyorum.…
  • SON ÜTÜCÜ
    Dünün sabahına kadar mesajlaştık. Zaman nasıl aktı bilemedik. Şiir gibi ve fakat kafiyesiz olanından cümleler türettik. Birbirine geçti anlamlarımız, anlatışlarımız, kavrayışlarımız. Ah o son ütünün yaktığı olmayaydı. Hoş görmek lazımdı; görmedi. Onca inceliklere sahip adam hoş görmeyi beceremedi. Kalın ip ince iğne deliğinden geçemedi. Sabaha güneş doğdu, hoş göresi güne sığamadı iyi mi? Öğle oldu,…
  • İÇERİDE
    Bomboş bir vagondayım. İçerisi sıcak, aydınlık ve sessiz… Birazdan hınca hınç dolacak, insanlar kapıların açılacağını haber veren sesi duyunca trene binecekler, her biri yükünün bir kısmını vagona bırakıp yoluna devam edecek sonra. Duraklar gelip geçecek. ~ Bugün Eylül ün sondan bir evvelki günü, ilk Eylülümü hatırlamıyorum. Nasıl geldim bugüne? Ne zamandı her şey? Nasıl oldu?…
  • AkıtmaRomanda Bugün
    Bundan tam elli hafta önce yazmışım aşağıdaki satırları. Sonra Yeşim’le bloga eklemekle ilgili bir yazışma geçmiş aramızda ve öylece kalmış. Unutmuşum. Geçen hafta Nur hatırlattı blogumuzu ve güzelliğini. Bu sabah, Sabah Sayfası yazmaya gelen kıymetlilere akıtmaromandan, geleni yazmaktan söz edince ekle gitsin dedim n’olcak. Böyle. 31 Ağustos 2021 23 Muharrem 1443 31 Ağustos 1437 Salı…
  • UĞURLAR OLSUN
    Geride kalanlara ani, sana cani ölüm. Yıllarca ölüm, sessiz sessiz ölüm. Hayatını sardın bir tütün gibi sonra ateşe verdin ortalığı. Herkes payını aldı o yangından. Şimdi herkes içinde tüten ateşi söndürme çabasında. -Doktora dahi götüremedik. Senin elinde büyümüştüm, oğlunla beraber. Titiz ellerle büyütülmüş iki çocuk… Şimdi yasta içleri buruk. Sesin kulaklarında. Sesin ve sazın ki…
  • BLOGCULUK
      Yıllar yıllar önce bir blogum vardı. İsmini seçerken Miyazaki’nin ruhlarından esinlenmiştim. Ruh önemlidir ya onun filmlerinde. Her şeyin bir ruhu vardır. İyinin, kötünün, ağacın, kayanın, eşyaların… Şöyle bir replikten çok etkilenmiştim ki, ruh fenomeninin Miyazaki filmlerindeki önemini fark ettiğim cümledir kendisi : “Ormanın ruhu ölmez, o hayatın ta kendisi.” * eski blogculuğumdan bahsedecekken nerelere…
  • KADIN
    Annem, sadece kadındı. Kadın gününü, feminizmi bilmez, şartları şurtları kabul etmez, yetmiş yaşında hala koşarak yaşamayı kendisine amel edinmiş bir kadın. Kendi hayatında, rolü anne olan bir kadını hiç tanımadı. Onun hayatındaki kadınlar, bir üvey babaanne, bir anneanne, mesafeli bir kız kardeş, aynı havayı solumak zorunda olduğu amca kızları kadardı. Kendisi kadındı ya, öyle anlatırdı,…
  • Koyu Yeşil
    Bundan sonra olacakları seziyorum. Güneş iyiden iyiye harını düşürüyor. Gece olunca gözlerimi açacağım. İçimle dışım arasında bir yerde sıkışıp kaldım. Yavaşça sırtımın ince derisini kaşıyor. “Canım bu gece yanında olacağım.” dedi sakin sesiyle ve pencereyi açmak için yanımdan kalktı.  Geceden sabaha kırpmadığım, kapansınlar diye zorladığım gözlerimin aksine o, gözleri kapanmasın diye uğraşacak yine. Pencereyi yukarı…
  • ASLI ŞİMDİ NEREDE ?
    Çocukluğumdan beri yazmak hayalimdir. Ama tüm yazmak isteyenlerin bildiği gibi evet çok istersiniz ama bir türlü olmaz o, kafanızda bir şeyler oluşmaya başladığında eğer bir yerlere not almadıysanız bir iki saat sonra bir bakarsınız uçmuş gitmiş. Hadi şimdi başlıyorum dediğinizde de öyle boş boş bakarsınız bilgisayarınıza. Neyse bu çok uzun bir konu, başka zaman konuşuruz,…
  • YAŞAM YOLU
    “AN” yaşamın en küçük taneciği, yapı taşıdır şeması zihnimde dolaşır durur. Sabah kalkarım aklıma gelir, markette bir an ya da ansızın yürürken… Enerjinin hızla kütleye dönüşüp maddenin parçacıklarını oluşturması gibi an’ların bal peteği örüntüsüne benzer biçimde bir araya gelmesiyle yaşam yolumu oluşturmasını gözümde canlandırırım. Geçmişteki her An’ımın izlerinin gölgesinde, geleceğimi şekillendirecek An’larımı  özenle seçtiğimi kurgular,…
  • Merhaba .Ben geldim!
    Yirmili yaşlarımın başlarında başlamıştı yazma maceram. Üniversite bitmiş. Araba sevdam yüzünden mümessil olmuş, yalnız yaşayacağım diye tutturmuş, biraz haylaz, hayata soru sormak için geç kalmış bir ergendim o sıralar… Liseden üniversiteden arkadaşlarım birer birer evlenmekte. Bazısı hamile bazısı düğün provalarında. Gökçe’nin altında şirket arabası biraz tombul sarı saclı.(Saçları var o zaman ) Hatta inanmazsınız fön…
  • Bir Kasabaya Gelince…
    Richard Hugo ile çok olmadı tanışalı. 22 Ekim 1982’de, benim liseden mezun olduğum yıl ölmüş. Ama işte yazınca insan, izi kalıyor. Şairmiş Richard Hugo, üniversitede hocaymış. İkinci dünya savaşında Akdeniz’de savaşmış. On sekiz yıl Missoula’da Montana Üniversitesinde hocalık yapmış. The Triggering Town adında bir kitabıyla karşılaştım bu sene Şubat kampı için hazırlanırken. The Triggering Town,…
  • Beyni Olan Herkes İçin!
    Sinsice ilerliyor… Önce sadece unutulan bir anahtar, birkaç iş, birkaç kişi, kendini ne için gittiğinizi merak ederek mutfakta ayakta bulmak… Sonra… Konuşurken söylemek istediğin kelimeleri bulamama, sanki kelime dağarcığında ki tüm kelimelerin yerini “şey” almış. Şey var ya…Şey işte ya şey! İlerleyen günlerde bu şeyi başka bir şey kovalıyor, sonra daha çok şey ve daha…
  • İşinde gücünde mutlu olmak mümkün mü?
    Hayattaki tutkunu, burada olmanın amacını, sana özgün olan katkını keşfet. Ne çok duyuyoruz bu sözleri. Bazı akımlar tamamen bireye indirgeyerek öneriyor: kendi içinden geleni bul, o konuda ısrar et, kimseye aldırma ve gerçekliğini yarat. Hatta başka insanların başına gelenler kendi seçimleri, dolayısıyla bunu düşünmene gerek yok diyen bir uzantısı da olabiliyor. Bir başka yaklaşımda ise…
  • ATAK
    Şimdi ,şu anda yaşadıklarımdan, bu ataklardan kaçmasam ne olur? Durup burada, neler olduğunu izlesem ne olur?” Migren ve panik, kaygı atağım her ne ise ansızın sınıfta gelince sakin olup yakınlık kurabileceğimi fark etmiştim. Bunun bir anlamı olmalıydı demiştim bir önceki atakta. Bedenim uyarıyordu. Yönüm yanlış mıydı? Pusulamı seçmeliydim. Haritayı elime aldım. Bana neyin iyi geleceğini…
  • BULUŞMA
    BULUŞMA Saatin çalmasını beklemeden uyandığım nadir sabahlardan biri.  Oysa yataktan çıkmaya hazır değilim. Hava o kadar soğuk ki kollarımı yorganın altından çıkarmak istemiyorum. Sağa doğru dönüyorum ve yorganıma biraz daha sarılıyorum. Nevresimim her zamanki gibi sabun kokuyor. Markete gittiğimde bu deterjandan bir paket daha almalıyım. Yatağın yanında duran komodinin üzerine doğru uzatıyorum elimi ve saate…
  • DONDURMACI
    Yeni açılmış bu dondurmacı. Camlı vitrinde baklava da var fıstıklı kadayıf da. Sokağı görecek şekilde yerleştim iki kişilik masaya. Masa iki kişilikti sandalye sayısı üçtü oysa. Sol tarafımdaki sandalyeye de çantamı bıraktım. Camlar tertemiz, önünden geçen sokak da hareketli. Koşarak geldi çocuklar dondurma tezgahına. Heyecanlarını, telaşlarını gülümseyerek izledim. Neli dondurma istediklerini değil de hangi renk…
  • Bir Düşün Peşinde
    – Ne yapıyorsun? – Düş kuruyorum. – Düşmüşsün ama… – Düşmeden düş kurulmaz ki… – Ne demek istiyorsun Daniel? – Düş kurmak diyorum Lizzy, düşmeden hayal etmeyi bilmezsin ki. -Dizin kanıyor Daniel. -Farkındayım. – O kuru yaprakları neden topluyorsun Daniel? – Düşümün bir parçası. – Onlar kurumuş. – Evet, biliyorum. -Kurumuş bir şeyden nasıl düş…
  • Göremezsin
    Beni görmüyorsun. Göremezsin. Banyodasın, bir çocuk yıkıyorsun. Çocuğa 7 kere 8’ i soruyorsun. Çocuk “ama teyzee” diye sana serzenişte bulunuyor, aldırmıyor devam ediyorsun. Evin içinde sesin su sesine karışıyor. Banyonun kapısını açıyorsun, 15. Kez içimden geçiyorsun. Farkında değilsin. Beni görmüyorsun, Göremezsin. Havlulara sarınmışsın, hala çok güzelsin. Saçların gitgide kısalmış. Banyoda yıkadığın çocuğu da havlulara sarmışsın,…
  • Anayurt Oteli
    Adı Zebercet’ti, Sonunda gebercekti. İçine içine konuşacak “Merhaba odam boş mu?” diyecekti, Kaçamağın da, ortalıkçı kadının da tadını bilecek, Gecikmeli Ankara treni ile gelen kadının yolunu gözleyecekti. Odadaki şeker yediyken altıya düşecekti. İçilen çay tek miydi çift miydi, O havlunun aynısından emekli subayın odasından nasıl çıktı, Ankara treniyle gelen kadının emekli subayla ne ilgisi vardı,…
  • KIRGIN RUHLAR EVİ
    Kırgın Ruhlar Evi’nin önünde durdu. Kırılan umutlarınızı bize getirin, yapıştırıp yepyeni yapalım yazıyordu tabelada. ‘Üç kırgınlık getirirseniz iki umut bizden’ diye seslendi danışmadaki saçları cetvelle kesilmiş gibi duran küt saçlı esmer kadın. ‘Buyurun buyurun, dışarıda kalmayın, sizin için bir form dolduralım.’ Ümit Bey, beyefendiye tek kahkahalı bir kahve alalım. Tekrar hoş geldiniz. Ben Umut, Size…
  • SİTEM
    Bütün yaşadıklarının sırrını çözmüş, yüreğini teslim edeceği güvenli yer bulamadığı için sanki her şeyi unutmayı seçmişti. Ama bu da çözüm olmadı. Zihni de vefasızdı. Her şeyi silip atıyordu da yaralarının silinmesine izin vermiyordu. Her söz, hırpalanmış gençliğine; üst perdeden çıkan ses, sindirilmişliğine ve başka pencerelerde gördüğü içten gülüş çaresizliğine dokunan türkü oluyordu. Anlatsa da sönmüyordu…
  • İki
    geceyarılarıtenhadır buralarıne in ne cinkırmızı lambasısanki kan damlasıdemiryolu geçidinin– Atilla İlhan Geceyarıları evin içinde dolanırdı, yalınayak. Saçlarını düzeltmeden, üzerinde dizinin üstüne gelen gömlekten bozma geceliği, bir şey arar gibi karanlık evin içinde dolanırdı. Ara sıra ürkek adımlarla pencerelere yaklaşır. Son anda vazgeçip geri döner hızla uzaklaşırdı. Sonra salonun en uç köşesine geçer, duvara sırtını dayar…
  • Bir
    İtiraf etmek gerekirse…Domates biber biçiminde tuzluklar aldım pazardanKalp şeklinde kültablaları da aldım. Kalbimde söndürülmüş birkaç sigaraYetmezdi yeniden doğmayaOrhan Gencebay dinledim itiraf etmek gerekirse. Bedelini ödedim ama Pollyannaİtiraf artık tedavülden kalkmış bir kağıt para.-Didem Madak İtiraf etmek gerekirse…Gerekir mi bilmiyorum ama etsem diyorum bu akşam. Ona desem…kendime bile diyemiyorum, ona nasıl diyeceğim. Gidiyorum desem. Seni artık sevmiyorum desem.…
  • 100 Gr.
    Canım Yonca, Fazladan 100 gr. dan söz ettin ya, benim de fazladan 10 kilogramım var. Sabah da kahve molasında yazdım görelilik diye bir şey var. İşyerine yürüyerek en fazla 20 dakikada ulaşıyorum ben. İstanbul’ daki arkadaşlar kıymetini bil aman bizim çilemiz şöyle, böyle diyorlar. Çekme kardeşim o zaman o çileyi çok özeniyorsan benim yaşantıma. Yahut…
  • YİTİK
      Hayallerini yitirmiş bir deli gömleği var Bu sabah ellerimde. Saldırılmış, parçalanmış, kirletilip bir köşeye atılmış   Sarılıp okşasam mı, yırtıp atsam mı? Temize mi çeksem yaşananları? Hırpalanmış yerlerine sarılıp Ağlasam mı?   Geçmişini yitirmiş bir deli gömleği var Bu sabah ellerimde. Bu garip savruluşta Unutmaya meyilli,   Bir öykünün içinde geçiyor adı, Belli belirsiz…
  • BEN YAPTIM
    *** “ Ben kuyunun en dibindeyim memur bey!” diye bağırdım yukarıya doğru. “Hem de Yusuf gibi suçsuz yere atıldım bu karanlığa.” İçinde boğulduğum bu karanlığı, bir parça aydınlatabilme ümidi taşıyordum. Kendine itirafla aralanır aydınlığa kapılar. İtiraz neye yarar ki? İşte bu yüzden tüm gücümle bağırıyordum yukarıya. “Ben yaptım. Ama istemedim. Bunu hiç istemedim. Azmettirildim. Ve…
  • TREN
    “Trenin düdüğü acı acı öttü.” . Sonra  durdu, düşündü. Niye acı acı ötsün ki? Belki beklenen, özlenen birilerini, bir şeyleri getiren bir yolcu treni girmiştir perona. Ellerinde bavullarla, kucaklarında çocuklarla yolcular inecektir vagonlardan. Tüm böreklerini, simitlerini satmıştır belki trendeki küçük satıcı. Peynirli, patatesli börekler… Böyle düşünerek çizdi ilk yazdığı satırın üzerini. Sonra üzerini çizdiği insanlar…
  • Melike’nin yazı saatinde kendi kendimize konuk olduk
    Selim kimdi? Işık mıydı? Aşık mıydı? Keşke kimse gelmesin dediğim bir anda çalmıştı kapı. Aynı benim çaldığım gibi… Arka arkaya üç kez. Gittim açtım. Dilimi yuttum. Tutunamadığım gelmişti. Tutunamamıştım ki gelmişti. Aklım uçtu. Uçar tabi. İnsan böyle bir durumda napar. Altıma bile kaçırabilirdim. Ne diyeceğimi bilemezken; “Konuşacaklarımız var” deyip kapıyı kapatıp içeri girdi. -Çay koyuyorum…
  • Melike ile yazı saatinden… REZALET
    -Rezalet… 1 haftadır dişlerimi fırçalamıyorum ben. – Anlamadım. -Bunda anlamayacak bir şey yok. 1 haftadır dişlerimi fırçalamıyorum işte. -Dediğiniz gibi rezalet gerçekten de. Neden bunu kendinize yapıyorsunuz? -Ben de bilmiyorum. İçimden gelmiyor. -Böyle şeyler bir gerekliliktir efendim, içten gelmesine gerek yok. – Burada bir koku mu var? Bunları senle neden konuşuyorum, inan bunu da bilmiyorum,…
  • Geçmişte İnecek Var
    Bazı bazı servis şoförüne buradan sola döner misiniz ben ineceğim demek istiyorum. Ne zaman ruhum sıkışsa gün boyu, hep aynı noktada, bu istek kendini bende belli ediyor. İnmek ve gitmek istediğim yer çocukluğum. Doksanların ortaları. Buna benzer bir yazıyı daha öncede yazdım. Demek ki yine çocukluğuma sığınma ihtiyacı hâsıl olmuş bende. Servisten ineyim, ayağımdaki topuklu…
  • Gitti gidiyor!
    Büyüyordu işte… Her şey kendi döngüsünde ilerliyordu. En çok da doğan büyüyor, büyüyen yaşlanıyor, yaşlanan yolculuğun sonuna geliyordu. Her yolun bir sonu vardı çünkü. “Her gecenin sabahı, her karanlığın aydınlığı” klişesi işte. Ama tünelde ilerlerken her yer çok karanlıktı. Klişelere sığınmak saflık, ışığı yok saymak, bir yerleri aydınlatan, neşelendiren, hayat veren güneşin varlığına saygısızlıktı. Peki…
  • Kitap İnceleme/Eleştiri/Yorumlama Çalışması Üzerine Düşünceler
    Hayatımın belli bir bölümünde beyaz yakalı bir mühendis olarak biçimlenince, ister istemez, kitap eleştirisi, incelemesi, yorumlaması konusunda yöntem araştırmak elzem oldu. Her zamanki gibi tez ve antitez karşılaştırması yoluyla senteze ulaşmaya uygun buldum. Başka yolumuz var mı? Karşıma sürekli çıkan, çok iyi bir yaratıcı fikirle iyi yazmak veya içeriği göz önüne almadan, üslup ve izlekleri…
  • Corona ile Yeni Dünya Kuruluyor
    Corona yani yeni haliyle Covid-19 tüm dünyayı esir aldı, her anlamda. Bir çok şey öğretiyor bize. Bir mürşit gibi geldi, yakıyor, kül ediyor ve küllerimizden yeniden doğmamızı sağlıyor. Başından beri ben de herkes gibi televizyondaki haberleri takip ediyorum, sağlık bakanının ve cumhurbaşkanımızın açıklamalarını dinliyorum. Zaman geldi yalan haberlere inandım, doğruluğuna bakmadan panikle eşime dostuma gönderdim.…
  • Ela Gözlüme
    Gel nurum, Sır gibi saklıyorum aşkı içimde, Güneş gibi yakan bir yolda, Tek başına bir derdin içindeyim. Gel nurum, gel elagözlüm Sen içimdeyken, Hiçbir yol beni senden uzaklaştıramaz. Güneşin batışı gibi yok olurum varlığında. Ey Sevgili, gece olur üstüme örtülürsün. Gel nurum, gel elagözlüm Avuç içlerimiz buluştuğunda, Tüm günahlarımız dökülür. Ey Sevgili, Ey sığınakların en…
  • Romanda Merkez Düşünce Nedir? Nerede Bulunur? Nasıl Kayar?
    Dün yazdığım, apartman yönetimine mektubu ve ekli görseliyle yazımın ana düşüncesini, diğer bir ifade ile, anlatmak istediğimi gölgelediğimi fark ettim. Daha da ileri gideceğim, bu tip anlam kaymaları, kayıpları sadece seçtiğimiz görsellerle sınırlı olmadığına emin oldum. Kullandığımız başka kaynaklar, metinler, eğer iyi montajlanmadıysa, akışkan değilse, bu metin kaymalarına kolaylıkla sebep olacaktır. Bu da bana Orhan…
  • Gidelim Buralardan
    Gidelim buralardan, gidelim de nereye gidelim. Gittiğimizde yerde ne yapalım? Bizi tutan ne? Para mı? Gideceğimiz yeri nasıl araştıralım? Nerede yaşamanın bizi mutlu edeceğini anlamak için ne kadar yer gezmemiz lazım? Gezmek yetecek mi, gideceğiniz yerde bir kaç mevsim geçirin diyorlar. Eee biz mutlu olacağımız yeri keşfetmek için kaç köyde kaç mevsim yaşayacağız. Ne kadar…
  • Arafta Kalan Seksenler
    Çocukluk günleri geldi aklıma birden. Aranızda sek sek, gazoz kapağı, yakar top, aç kapıyı bezirgan başı oyunlarını hatırlayanlar var mı bilmem ama benim çocukluğum sokakta geçti. Nasıl geçmesin ki zaten. Evde oynayacak bir bebek, tahtadan bir lego ki lego o yıllarda çok az rastlanan bir oyuncaktı, küçük bir kamyon ve kardeşim doğduğunda kıskanmayayım diye bana…
  • Deneme: “Kıç/Popo Yazma” Üzerine Mektup
    Deneme: “Kıç/Popo Yazma” Üzerine Mektup Sevgili Sema Hanım’cım, Geçen hafta, 26 Temmuz perşembe günü akşamı, Sayın Müge Doğan Hanım dersinde yirmi dakika sürede yazdığım öyküde gençlik aşkı Ferruh Bey’e hala âşık olan, unutamayan Selma Hanım tarafından “kıçına” dokunulma vesilesiyle tacize uğradığını düşündüğümüz, Ferruh Bey’e benzeyen, isimsiz adamın öyküsüydü. Sizin de çok yerinde ifade ettiğiniz gibi,…
  • Ladesim Lades Olsun Mu?
    “Onu görmemek belki daha iyidir. Hani derler ya, gözden ırak olan gönülden de ırak olurmuş, olur mu sahiden? Denemeden bilmek zor. Peki ben ne istiyorum? Daha iyi olanı mı yoksa sonunda canımı yakacak olsa da bana daha tutkulu, daha heyecanlı ve daha mutlu hissettirecek olanı mı? Aklımın peşinden gitmek mi yoksa kalbimin rüzgarıyla savrulmak mı?”…
  • ELMALI KURABİYE
      Saatin geçiş hızı gitarın ritimleri ile paraleldi. Her nota biraz daha ona çekiyor her sözcük duygular arasındaki transferi hızlandırıyordu. Eski köhne dedikleri barlardan birinde ışıklar yanmadığı sürece hoş bir ortamdı. Anason kokusunda dünyayı kurtarırken mezelerin giderek dimağlarda çoğalması beyin orgazmı yaşatacak cinstendi. Gürcü bir şarkının bilinmeyen sözlerinde göz göze gelmek için henüz romantizme erkendi.…
  • Kara Uçurtma
    Bayramları severdim ama çocukken. Bizim köyde pek çocuk eğlencesi yoktu. Bayramlar yaza ya da bahara denk geldikçe uçurtma şenliği yapılırdı arka yamaç tepelerde. Komşu köylerden de gelenler olurdu bizim tepelere. Orada önce renklerini, sonra kuyruğunun uzunluğunu yarıştırırdık uçurtmalarımızın. Arife günü bile kimse kimsenin uçurtmasını göremezdi, sır gibi saklardık birbirimizden. Kasabaya babamla uçurtma malzemeleri almaya indiğimizde…
  • Şans İşi
    Ünzile Hanım lal bu aralar.  Her gece Seyit’i görüyor düşünde, kan ter içinde uyanıyor. Sabaha kadar da tavanı seyrediyor. Annem olur Ünzile hanım. Haza bir salon kadınıydı, en delisinden  de Seyit beni bacaksız bıraktı bırakalı kafası pek yerinde değil. Pek kabul edilesi değil sanırım evladını noksan görmek. Ben bacaksız o da akılsız… Bunlar nasıl başladı…
  • NAR ÇİÇEĞİ
    Ojeyi sabaha karşı sürmeye karar verdim. Sokak lambalarının odamın içine dolan sarı ışığında. Tam sönmekle yanmak arasındaki o seher vaktinde. Nar çiçeği ojemi seçtim. Camları açtım. İçeriye ani bir lavanta kokusu doldu. Habersiz gelen sevdiğim gibi kocaman gülümsetti. Kapımda sessiz bir tıklanma duydum. Burada seher vakti kapımı tıklatacak yakınlıkta kimsem yoktu. Ben, kitaplarım, kalemlerim, defterlerim…
  • Rıza Bey
    ‘Rıza Bey’in önünde bir deste beyaz kağıt, elinde kalem öyle düşünüyordu.’ Daha ne kadar yazacaktı? Daha nerede başlardı? Öte başka mıydı? Başkaları ne der diye sustukları zamanları düşünüyordu. Birazdan elindeki kalem hareketlenmeye başlayacaktı. Durmaksızın yazacaktı. Arada acıkacak, ağzına bomboş dolabından bir dilim peynir atacaktı. Ekmek isteyecekti canı. Kalkıp almak zorunda kalacaktı.Ekmeklerin yine küflendiğini hatırlayacaktı. Ekmeği…
  • Bizden Biri: Betül Deveci – Mutluluğu Hatırlamak
    6 Haziran 1988 Bugün Elif’in yaş günüydü. Kızım, ne kadar da büyüdü. Haftalığımı alır almaz ona bir hediye alacağım. Biraz üzüldü sanki bugün, eksik hissetti kendini. Evdeki herkes geldi pasta keserken ama baba yok, ev yok, düzen yok. Bu kirasını zar zor denkleştirdiğimiz odada direniyoruz insanca yaşamak için.Bir de bozulan elektrik sobası, onu tamir ettireceğim…
  • Kayıp
    Kayıp ‘Tarif et’ dedi memur, ‘neye benziyordu.’ ‘Herkesinki gibiydi işte’ dedim, ‘bilirsiniz ya.’ ‘Böyle bulunmaz ki,’ dedi adam, ‘binlerce benzerinin arasında.’ Sonra saatine baktı, uzaklara baktı, bir şeyler hesapladı zihninde. Öğlen arasında ne yiyeceğini, ne kadar süresi olduğunu düşündü olasılıkla. ‘Tamam,’ dedi, ‘siz burada bekleyin, biraz detay hatırlamaya çalışın, bulunmasını kolaylaştıracak her şeyi not alın,…
  • Çatlak – Gizem Ardıç
    Fotoğraf: Jonathan Knowles Asfaltı örten karın soğuk nefesini hissetmek için açmıştım pencereleri. Mutfağın perdeleri, usul usul esen rüzgârla bir içeri bir dışarı salınıyordu camda. Ateşteki tencerenin sıcağında ısıttım ellerimi. Kaşık almak için açtığım çekmecenin kulpu soğuktu. Soğuk kaşıkla, Sıcak çorbanın tuzuna baktım. Azdı, ekledim. Kaynadı tıkır tıkır bir süre daha. *** Soluk mavi olanı seçtim,…
  • Koşarken – Zeynep Çavdar
    Yeni bir ay yeni başlangıçlar. Nasıl geçti üç ay hiç anlamadım gerçekten. Christmas’a kadar gün saymakla geçiyor sonra yeni yıl derken bir bakıyorum bahar geçmiş. Geçen sene bu zamanları düşünüyorum da evdeydik büyük bir bilinmezliğin içinde, herkes evde, bebeye ders çalıştırmaya uğraş of be zordu. Yarın okullar tatil. Daha yeni başlamıştık açılmasına sevinemedik bile tam…
  • Bizden Biri: Nermin Durgut – Çarşıya İnemem
    ‘’Çarşıya inemem. Çarşıyı Allah kahretsin!’’ diyecek haldeyim Sait Faik gibi. Çok isterdim ama belki tanışsam iki laf edemeyecektim Sait Faik’le. Nihayetinde o da yalnız ve dinleyen bir adamdı. Ben anlatmayınca neyi dinleyecekti? Hikâyelerine malzeme vermedikten sonra; e evliyim de, flört edemedikten sonra karşısına geçip otursam ne olacaktı? Çarşıya inemem. İnsem kimle buluşacağım? Öylece sokaklara, insanlara…
  • Yeminim Var
    “Allah razı olsun Şevki. Allah ne muradın varsa versin.” “Senin de Hanım. Eşek eşeğin sırtını ödünç kaşırmış ama, bilirsin.” “Bilmem mi Şevki?” “Elbet sıra bana da gelir, he mi?” “Gelir tabi de benim yeminim var.” “Ne yemini?” “Kimsenin sırtını sabunlamam diye yeminim.” “Benim sırtımı mı?” “Yok sade seninkini değil, kimseninkini.” “Ne o kız bir şey…
  • Olduğun Yerden Bağlan Hayata – Öykü Uyar Tekşen
    Yaşanan durumlara Güneş’in renginden ve sıcaklığından bak. Ne olursa olsun, fırtına da çıksa, kar da yağsa Güneş hep orada. Yargısızlık dediğin şeyin, içindeki güneşe sahip çıkmak olduğunu hatırla. Denizdeki dalga gün gelecek bitecek, unutma. İçindeki rengarenk balıkları göreceğin günler için, sabrı kalbinden uzaklaştırma. Bir şeyi bildiğin yanılgısından kendini şefkatle yanına oturt ve daima başlangıç zihninden…
  • Öylece…Seçil Güven Mehmetoğlu
    Hiç bir cevap iyileştirmeyecek, hiç bir söz zamanı geri döndürmeyecek. Hiç bir kelime anlatmaya yetmeyecek.Bazı yaralar öyle kalacak.Öyle kalan yaralar için. Bırakalım öylece kalsınlar diye…. Çok yağmur yağıyordu. Aylardan Kasım. Belki Aralık. Ekim değil ama Ekim iyiydi. Sarı çizmelerimi sarı yağmurluğumu giydim. Bir çuval buldum kilerden. Sarı, kahverengi kirli. Boşken hafifti. Doldurdukça büyüdü. Doldurdukça yer açıldı, genişledi, ağırlaştı. Bu kadar çok…
  • Köln: Mart 2021
    Üniversite derslerinden birinde Peter Mayle’nin “A Year In Provence” kitabını okuduğum günden beri, böyle bir kitap yazmak istedim. Aradan yıllar geçti, Ankara’daki ilk yılımı yazabilirdim ya da Istanbul’a taşındığımda orada geçen ilk yılımı da yazabilirdim. Neden bilmiyorum ama olmadı. Almanya’ya geleli 46 gün oldu. Artık vakti geldi dedim ve yazmaya başladım demeyi çok isterdim, ya…
  • Tasma
    Kahkahalarla gülüyorum. Belki de uzun zamandır gerçekten kahkaha atıyorum. Park kocaman, her yer çim. Freedom’a eğitim tasması takıyorum. 15 metrelik kırmızı hafif bir ip bu tasma. Köpekleri serbest dolaşmaya alıştırmak için kullanılıyor. Belki de o hafifliği hissediyor, bilmiyorum ama yavru keçiler gibi zıplamaya başlıyor. Sonra deli gibi koşuyor o uçsuz bucaksız uzanan yeşilde. Ben olduğum…
  • Umut’tu Adı
    Umut’tu adı. İyi tanırdım onu. Her sabah uyandığımda orada olurdu. Her akşam başımı yastığa koyduğumda bakardım ona. Biraz yaşlanmış, hafiften darbeler alımış gibi gelirdi, ama yanımdaydı, oradaydı. Gülümserdi. O yamuk gülümsemelerden birine sahipti. Onun varlığının huzurunda dalardım derin uykulara. Onun nefesine uyanacağımı bilerek açardım gözlerimi her sabah.  Günlerdir, aylardır üzerimden atamadığım bir huzursuzluk. Birisi hortum…
  • Bizden Biri: Şehime Gül Gözen – Mahkeme
    Yavaşça ilerliyordu koridorda ayak seslerine göz yaşları eşlik ediyordu her adımında bir gözyaşı damlıyordu gömleğine “Buraya bu iş nasıl geldi ?Ne ara  bu kadar yabancılaştık birbirimize?…” Sorular zihnini boş bırakmadan ardı arkasına geliyordu Oysa bu yola mutlu olmak için çıkılmamış mıydı?… Mahkeme salonuna girerken ona cüppesini giymiş avukatı eşlik etti.  Ne tuhaf o da kendisiyle aynı gömleği giymiş…
  • Zeytinyağı
    “Herkesin yattığı, sessizlik içinde kaybolduğu saatlerde gürültü yapmamalısın. Uyuyanı bile kulak kesilir böyle saatlerde. Usul usul yürüyeceksin, kendi nefesini sadece kendin işiteceksin.” diye öğütler verirdi babaannem geceleri oturup konuşmamızı engellemek için, ben küçükken. O gece tüm ev ahalisi yatınca banyoya girecektim; sabah kahvaltıdan sonra saçıma zeytinyağı sürmüştü annem. Tek tek,  saç tellerimi sıvazlaya sıvazlaya itinayla…
  • Çıkırt
    Yaz olmalıydı. Derme çatma mahallelerde dolanmaya karar vermiştim. Fakir hayatları kameramla yakalamak, onlara bakmak, içimdeki üşümeyi adlandırmak, anlamlandırmak istiyordum. Taksim’miydi? Belki Tarlabaşı. Bilirsiniz o mahalleleri, derme çatma yolları, çıkmaz sokakları, terk edilmiş arabalarını, metalle örtülmüş damlarını, gecekondu kıvamındaki evlerini.  Başımda bir ağrı. Gece çok içmişiz yine. Çıkmasam dedim. Bir kahve yaptım, koyu, sert. Bir sigara…
  • Yine – Yasemin Cantürk (6dk)
    Yine 6 dakika yazacağım, ve ne yazacağımı bilemiyorum şu an. Her şeyi yazma isteği ve yazacak tek kelime bulamama hali kalemi eline alan herkesin başına gelir mi bilmem. Kelimeler zihnimde kopuk kopuk tıpkı uzay boşluğunda uçuşur gibi dolanıyor ve ben içlerinden bazılarını teker teker yakalayıp, uç uca ekleyip,  birer cümle ve hatta başı sonu belli…
  • Didem Madak’a Sevgilerimle
    Çocukken şöyle dua ederdim Tanrı’ya:Tanrım bana hiç erimeyen,Kırmızı bir bonbon şekeri yolla… Ve şimdi şöyle dua ediyorum Tanrı’ya:Olanlar oldu TanrımBütün bu olanların ağırlığından beni kolla!– Didem Madak – Ah’lar Ağacı Yabanarmudu diyor internet Ahlat ağacı için. Kendi kendine yetişen ve dikenli bir ağaç. Beyazı ve siyahı vardır. Her yerde, her ülkede yetişirmiş. Filizleri böcek sokmalarına…
  • Bizden Biri: Bedia Korkmaz – Uzaklar
    Hayatım çoğunlukla öngöremediğim bir biçimde aktı; hayat, en yakınlarım, kendim ve hatta geçmişim bile gün geldi bana sürpriz yaptı. Buna karşın, dalgalarla yaşamaya alıştım. Şimdi dalgalar duruldu ancak suyun rengi bulanık, hava sisli. Oysa hayallerim içini bildiğimi, gördüğümü düşündüğüm berrak sulara ve açık gökyüzüne dairdi. O uzaklardaki güzel sahil, o varacağım ülke artık orada mı…
  • Bir Resim Üç Hikaye – Öykü/Şehime/Bedia
    OYSA Kİ… Sislerin içinden gördüğüm ben miyim?Sis varsa, ben neredeyim?Gözlerimin rengi olmuş göğün lacivertiİçinde samanyolu galaksisi, yıldızların sesiEllerim bir rüyanın içinde eriyor şimdiAkan parmaklarımdan oluşan bir hayat varİstersen toprak de, istersen denizin içi. Göğün lacisi kavuşuyor denizin mavisineEn derininden doğuruyor bir dağ, yeşiliyleMavinin içinde bir ormanKaldırıyor sisleri kuşların sesleriyle“Bir şeyler eksik.” diyecek oluyorumKaşınıyor dağın karnı…
  • Dünyanın En İnanılmaz İkilisi
    Bıktım arkadaş, nefes alınmıyor Vallahi. Ne bu sıcak! Açık alan serin olmalı ama bugün orman bile yanıyor. Kelimenin mecaz anlamından bahsetmiyorum: yoksa Tanrı korusun orman yanmasın. Başım döndü. Benim de bütün hayatım bu işte… Bugün yolum ormana düştü. Arada gelmek lazım, sağlığımız için iyi, temiz hava en güzeli. Dün şehirdeydim, pek kötü havası. Hiç de…
  • Bizden Biri: Dilek Metinoğlu
    GAİA İLE SABAH SOHBETLERİ – NİYETİNE SAHİP ÇIKMAK Günaydın Gaia.  Günaydın kızım. Hoşgeldin. Bugün ben toparlanıp da gelene kadar senin yüzün ışıl ışıl oldu bile.  Bugün de böyle karşılıyorum seni. Fark eder mi? Fark etmez mi? Gün doğmadan kalkıp en az bir saat seninle sohbet etmek istiyordum. Sonra mutfağı toparlamaya, dün yazdıklarımı arkadaşlarıma yollamaya dalınca…
  • Corona Günlükleri 2021: Yaprak Karaman
    342 Günde Bende Durum Bu Salondaki yemek masasının üzerine yarı belime kadar uzanmış bir şekilde ‘ evladım 36 da 4 kaç defa var?’ derken irkildim bir anda. Sesim kulağıma yabancı geldi. Aslında yabancı gelen sesim değildi ağzımdan çıkan soru cümlesiydi. Dokuz yaşındaki kızım problem çözerken kendimce süreci hızlandırmaya çabalıyordum. Bana bu durumun bu kadar tuhaf…
  • Arasın: Flaş Kurgu
    “Arasın. Önce o arasın.” Oturuyoruz. Annem, ablam ve ben. Babam koltukta uyukluyor. Annem yarın akşam gelecek misafirleri için kuracağı sofranın planlarını yapıyor. Ablam annemin gösterdiği şekilde peçeteleri katlıyor. Ben. Ben yokum sanki. Kimse bana iş vermiyor. İkisi konuşurken, kendi aralarında konuşuyorlar. Öylece oturuyorum. “Arasın. Önce o arasın,” diyor annem. Bu sefer kendini haklı çıkartmak ister…
  • Ay’a Sordum: Nuray Narbay – Kıtlık
    Salt kötülükten ibaret değiliz tabiki. Ya da bencillikten, vahşi de değiliz büsbütün, ama bu haller, hele de önce başka canları, sonrada dolaylı yoldan kendini kundakladığında, her yer yangın yeri ister istemez. Belki bu da yine kötücül tarafı insanın genelleme denilen hastalık, hiç iyi bir şey olmuyor değil tabiki, fakat olanın  yanında pek cılız kalıyor paydası.…
  • Sosyal Medya Yönetmek Zanaatmış Meğer: Silvia Arsebük
    Duyuruların, ürün tanıtımların,  aktarımlarını yapacağın en güçlü mecra sosyal medya dediler.  Biz tevellütü SMÖ( sosyal medyadan önce) 1960 civarı olanlar için çok da kolay değil teknolojiye hızla uyum, en azından benim için. Çok çabuk değişiyor her şey. On sene önce kendimi bilgisayar kurdu sanırken, zamanla kurt kuzuya dönüşmeye başladı hatta şimdilerde kedi. Fısıltı gazetesinin gücüne…
  • Ay’a Sordum: Nuray Narbay – Cenaze
    Adının bahsi geçen konular yok artık hakkında. Ardından akıtılan onca laf hepi topu üç beş cümleyi geçmez. Nasıllığı, iyimiliği de eklenince görüyoruz ki söylenecekler listesi tamamlandı ardından.  Bir nevi merhumu nasıl bilirdiniz. Hep bir ağızdan “ iyi bilirdik “diye bağıramıyoruz bile. İnsan kendi cenazesinde çok da iyi olmadığını biliyor iken gerçekten dürüst olabiliyor nihayet, görüyoruz.…
  • Bizden Biri: Yasemin Özşahin – Sekizinci Kıta
    Bloglar, İnstagram, YouTube ve tüm dijital dünya muhteşem yaşayan, her şeyi doğru yapan, güzel, sağlıklı, düzgün beslenen dijital insanların dünyasına dönüştü. Hiç kimse gecenin ikisinde, akşamdan kalan yemeği soğuk soğuk kaşıklarken, dağılmış saçları ve delik eşofman altıyla paylaşım yapamayacağından biz daha çok raw food beslenen (ya da tam tersi mükemmel hamurişi yapan), haftada 3 gün…
  • 2021 – Yıldırım kartı
    Yazı Evi’nin ilk yıllarında her yılbaşı bir Osho Zen kartı çekerdim, bizim için. Önümüzdeki seneye adım atmadan önce bize yol göstersin isterdim. Son yıllarda, fark etmeden bıraktım bu alışkanlığımı. Geçenlerde eski defterlerimi karıştırırken hatırlattı sayfalar bana. Alışkanlıklarımızın altüst olduğu, rutinlerin değiştiği bu dönemde eski bir alışkanlığı canlandırmak onu bugün için yeni bir alışkanlık yapma fikri…
  • Yazı Saatleri: Necdet Külçe
    Haftanın 5 günü Yazarlar Kulübü Zoom’da buluşuyor. Bazen sohbete, bazen bir öyküyü, bir yazıyı inceleyip yorum yapmaya, yorum almaya, sık sık da tetiklenip yazmaya buluşuyoruz. 14 Aralık Pazartesi sabahı erkenden buluştu Ebru Tecer Uzunalp’le yazmak isteyenler. Önce Kütahya’da kısa bir gezi yaptık Nur Hayat’la, biraz sohbet ve sonrasında Ebru bir cümle attı ortaya, tetik oldu,…
  • Bizden Biri: Işıl Camgöz – Bir Doğumgünü yazısı
    Bugün Benim Doğum günüm İsmim Işıl.43 yaşındayım.Bugün benim doğum günüm.Ne sarhoşum, ne yastayım.Ne de bir bar taburesi üzerinde, babamın öldüğü yaştayım.Çok şükür babam yaşıyor hala☺ Aslında bu doğum günümde tüm bu rock görünümlü arabesk duyguların ötesindeyim. Hayatımda mutlu olacak her zamankinden farklı bir olay olmadığı gibi, Covid, ekonomik kriz, siyasi sorunlar falan var. Ama ben…
  • Bizden Biri: Şehnaz Erkan – Raymond Carver’in Şef’in Evi Öyküsü Üzerine
    “Keşke baştan başlayabilsem ve bu kez doğrusunu yapabilsem, dedi Wes.” “Wes o yaz Şef adında, tedavi görmüş bir alkolikten, Eureka’nın kuzeyinde mobilyalı bir ev kiraladı.” Öykünün açılış cümlesi bize Wes adında birinin eski bir alkolik olan Şef diye birinden ev kiraladığı bilgisini veriyor. Carver’in aynı kitaptaki diğer öyküleri gibi, bilgi içeren, temiz bir başlangıç. Bizi…
  • Bizden Biri: Yasemin Özşahin – İç Görü mü?
    İnsanın kendi boyutunu algılayamaması ne garip. Karıncalara bakarken ne kadar büyüğüz, gökyüzünün derinliklerine bakamazken ne kadar küçük. Büyük ve küçük ne kadar değişken. Subjektif bile yazamayacağım. Subjektif kişisel olabilir ama büyük/küçük algısı aynı kişi içinde bile neye baktığına göre değişiyor. (Belki de subjektif tam bu demektir. Bilemedim şimdi.) Rüzgarın yüzüme çarpışını hissediyorum. (Sahi günlük yazılarımda…
  • Dokunma!
    Dokunmadan duramam. Konuşurken elim uzanır karşımdakine. Omzuna dokunurum, eline dokunurum, sarılırım. Birisinin acısını omzuna kolumu atarak almak isterim. Yusuf doğduktan sonra Maya Wrap adında bir kumaş parçasına onu sarıp her yere sırtımda, koynumda, kalçamda taşıdım. Yatmadan önce ayaklarına masaj yaptım. Ağladığında, korktuğunda, sevindiğinde sarıldım. Öptüm.  Dokunmanın bir korku olarak hayatımıza girmesinin üzerinden neredeyse bir yıl…
  • Sonbahar’a Benzemiyor
    Babamı en son Maryland eyaletinde bir cami’nin gasilhanesinde gördüm. “Kefene sarmadan önce son defa görmek ister misiniz?” Yoldaydık, camiye gidiyorduk. “Valla isterim,” dedikten sonra hocaya ‘valla’ denir mi diye düşündüm. Dondurma ister misin sorusuna daha uygun bir yanıttı benimki sanki. “Bekletiyorum,” dedi hoca. Acelemiz mi vardı? Zaman bir süreliğine durmuş, tüm dengeler sarsılmış, yeni bir…
  • İtirafım Var!
    İTİRAFIM VAR! Pandeminin ilk günleri. Evin bütün işlerini tek başıma yapmak, normalde öğlenleri okulda yemek yiyen kızımın her öğlen ne yiyeceğini düşünmek, eşimin her yaptığım hakkında bir fikri olması, evde bir hizmetli varmışçasına ortalığı rahatça dağıtmaları ve dinlenmeye çekilmeleri, çamaşırların iki katına çıkması ile evin bakıcısı gibi hissetmem ilk aşamaydı. Daha sonra, sanal ortamda sohbetler,…
  • Bizden Biri: Necdet Külçe – Unutmalı
    ODTÜ’de Makina Mühendisliği bölümünü kazandığını öğrenmenin heyecanı içindeydi. Makine Mühendisi olacaktı. Kendisi gibi, sosyal konulara ve edebiyata eğilimli bir öğrencinin niye mühendislik yazdığı, kazandığı bir toz tanesi kadar yer etmemişti zihninde. Gelecek planı da yoktu. En çok anımsadığı; “Mezun olduğumda, babamın iflas etmiş, bir gecede yağmalanmış yok olmuş, fabrikalarının başına geçeceğim!” diyerek mizah bile yaptığı,…
  • Bizden Biri: Nur Hayat Buran – Mirim
    03.09.2020 Müge Uzunismail ile Zoom Yazı Saatinden Zihin kıvrımlı bir şeymiş gibi geliyor bana, köşeli olamaz çünkü Mirim eğer köşeli olsa oralara iyi giremez bilgiler. Böyle kıvrımlı kıvrımlı olmalı ki her yerine nüfuz edebilmeli. Bakınız bir keresinde zevcemle dolaşmaya çıktık, kendisine bu hava durumundan ne denli müteessif olduğumu anlatıyordum. Kendisinin idrak kapasitesi bir hayli yüksek…
  • Ay’a Sordum: Nuray Narbay – Kadın
    Geçtik kalemin kağıdın, klavyenin başına onlarca kadın. Herkes kendi hikayesinin peşinde, kendi anladığı yerden anlatacak, kendi dersinin, sınavının, yolunun getirdiklerini boşaltacak zihninden bu beyaz sayfalara. İçinde hayallerin, öğütlerin, acıların, yaraların, doğumların, ölümlerin, aşkların olduğu cümleler kurulacak.Üstünden kalkan ağırlıklarını, altında ezildiklerini, çok istediklerini, kimseye gösteremediği yaralarını, utançlarını, arzularını fısıldayacak bu kağıtlara. Kadının gücünü teslim aldığı, kendini…
  • Doktorlar Dizisi: Ayça Uzel
    “Doktor sizi bekliyor. Koridorun sonundaki soldan 2. kapı.” Ne pratiktir doktor odalarınının tarifi. Kat hemşireleri bilir neyin nerde olduğunu. İyi eğitilmiş süs kopekleri gibi dolaşırlar suratlarının ortasına oturtulmuş sırıtık ifade ile. Odanın kapısı açık. Merhaba diyip içeri giriyorum.  Beyaz muayene koltuğunu gösterip oturun diyor. Çantamı nereye koyacağımı şaşırarak panik içinde oturuyorum. Çenenizi ve alnınızı dayayın gözlerinizi…
  • Adımlarım: Öykü Uyar Tekşen: Durak
    Durak ıslak, durak soğuk, durak rüzgarlı. Ama varlığıyla bir güven aşılıyor titreyen bedenime. Gözlerim ne gelecek olan otobüsü ne duracak ilk arabayı ne de yanımdan geçecek bisikletliyi arıyor.  Gözlerim de değil zaten arayan. Sesimi kaybettim. Durağın camına nefesimle üfleyip buğu bile yapamıyorum. Çıkmıyor derinimden… Üzerine yazı yazacağım bir alan yaratmak tek isteğim. Tek kelime belki…
  • Bizden Biri: Şehnaz Erkan – Yazarın Saçmalama Hakkı
    “Üç çeşit yönetim biçimi vardır, anlıyor musunuz: Mutlakiyet, meşrutiyet, cumhuriyet. Bunun dışında hiçbir şey yoktur, varsa da bunlardan birine girer. Dünya basık bir yuvarlaktır ve yerçekimi diye bir kuvvet vardır, anladınız mı?” Yazma hevesinde olanların iyi bildiği bir durumdur içindeki doğru kelimeleri aramak. Bu arayış halleri sıkıcıdır, yorucudur, insana kendini başarısız hissettirir. Karmakarışık bir oyuncak…
  • Ay’a Sordum: Nuray Narbay – Hesap
    Doğduğun günden beri zannediyorsun ki dert zaman, zannediyorsun ki dert başkası, dert dışarıda. İçindeki boşluğu bin değişik şekille, bahaneyle doldurmaya çalıştın. Zannettin ki, aklın bunu çözer. Kelimelerini başkalarına kiraladın, anlamlarını kendine. O anlamları içinde hissedemedikçe çözemedin içindeki sıkıntı ne diye ? Hem bozuk para gibi harcarsın hem hesabını yaparsın zamanın. Her günü, hem bitmeyecek, hem…
  • Bizden Biri: Elif Ünal ve Kitap Yazma Ayı…
    3 Ağustos 2020 – Kitap yazma ayında üçüncü gün Sıkıldım ama yazı gemisi yine de yürüyor Ay ne sıkıldım bugün ne sıkıldım. Anlatsam sözcüklere sığar mı bilmem. Oysa hep sevdiğim şeyleri yaptım; Amelies’da lattemi içtim sabah mesela. Sonra gittim öğlen yemeğimi Route’da yedim. E üstüne çayımı kahvemi filan da içtim. Hatta Faaladin’e fotoğraf yollayıp bana…
  • Bizden Biri: Handan Kılıç – Gurbet
    Hayatımın yarısından fazlası gurbette geçti. Gurbet, gariplik demek. Ben bir garibim yani. Hep özleyen, uzakta olan, mesafeleri kaldıran akıllı telefonlar çıkmadan çok önce bu yola giren, hala da hasret göbek adı olmuş bir yolcuyum.  Acil durumlarda, yaş gününde, bazen bayramda, seyranda yalnız olmak demektir gurbet. Hafta sonları Pazar kahvaltısına annelerine giden arkadaşlarına özenmektir. Her işin…
  • Ay’a Sordum: Nuray Narbay – Dergah
    Işığı söndü içimdeki odaların, sahipleri çıkıp gittiler, ilgilerini, sevgilerini bavullarında taşıdılar giderken. Uğurladım tebessümle onları, geriye kirli çarşaflar, baş uçlarında yarısı içilmiş su bardakları bıraktılar.  Bakakaldım arkalarından.  İçlerinden geçeni bilmek istedim, sarılıp, öpmek istedim alınlarından, ellerinden tutmak istedim son defa. Gözyaşları benim için değildi bildim. Dualar ettim yolları için, gidişleri, varışları, buluşları, sevişleri için.  İçinde…
Gün :
Saat :
Dakika :
Sn

Hoşgeldin !
Seni Tekrar Aramızda Görmek İstiyoruz

Yazarlar Kulübü
Seni Bekliyor

✎Bize ulaşabilirsiniz