“Bir kaplumbağa kabuğuna sığabilir miyim?” diyen bir serçe kondu pencereme bu sabah. Ben masamda yazı yazıyordum, o ise çığlık çığlığa bu soruyu soruyordu. 

Açtım penceremi “gir içeri” dedim. 
Önce bi’ soluklan.
Nedir seni kanatlarından alıkoyan?
Nedir seni yeşil bir kabuğa koyan?

Derdim nicedir geçmedi
Yolları arşınladım bitmedi
Güneş doğdu Güneş battı
Vadiler geçtim ama o gelmedi.

Kim gelmedi dersin
Gelecek olan varsa neden gidersin?
Kanatlarında Dünya dikili
Bir iplik sökülse yere düşersin

Bana öyle şeyler söyleme
Kahrımdan ölürüm etme eyleme
Beni bulmak için yola çık, dedi
Ben de geldim senin pencerene

Hoşgeldin sefa getirdin
Sen söyle niye kaplumbağa dersin?
Bir ağacın dalında, bir evin damında
Belki görünür yarin?

Çok uçtum çok uçurdum
Uçurumlarda yuva kurdum
Dedim ki pencereni değiştir
Bir kaplumbağa kabuğunda umudum

Kanatların var senin
Uç suların üzerinde serin serin
Göz açıp kapayıncaya kadar geçecek
Kavuşacaksın yarine derin derin.

17.06.2020
öykü
Behiye Malkoç ile “Beraber Yazıyoruz” buluşmasının ilhamı…