Bir Resim Üç Hikaye – Öykü/Şehime/Bedia

OYSA Kİ…

Sislerin içinden gördüğüm ben miyim?
Sis varsa, ben neredeyim?
Gözlerimin rengi olmuş göğün laciverti
İçinde samanyolu galaksisi, yıldızların sesi
Ellerim bir rüyanın içinde eriyor şimdi
Akan parmaklarımdan oluşan bir hayat var
İstersen toprak de, istersen denizin içi.

Göğün lacisi kavuşuyor denizin mavisine
En derininden doğuruyor bir dağ, yeşiliyle
Mavinin içinde bir orman
Kaldırıyor sisleri kuşların sesleriyle
“Bir şeyler eksik.” diyecek oluyorum
Kaşınıyor dağın karnı en ateşli halde
“Dağ bu öylece durur.” diyorlar
“Gitmez, gidemez bir yere!” diye haykırıyorlar
“Yıkılmaz, zarar görmez, kökünden doğdu o!” diyorlar
Dinlemiyorlar, dağı hiç dinlemiyorlar.

Oysa ki ortasında derin bir boşluk
Bi’ dinleseler, anlatacakları sadece hoşluk
İçli içli nefes alır verir, 
Dağ olduğu için inanmazsın, oluşur senin içinde kapanmaz bir boşluk.

“Fazlalığım var!” dersin ne olduğunu söyleyemezsin
Karşında ayna vardır, bakar da göremezsin
Birisinin sana ismini hatırlatması gerek
Kendini, kendinden yazan bir hikayesin.

Boşluğunu doldurmaya çalışma
Hatta onunla kol kola yaşa
Senin dağ oluşundan ziyade
Boşluğundur varlığını sunan sana!

Öykü Tekşen


İSMİM NE OLSUN?

Bir kapının önünde durmuş karşıdaki görüntüye bakıyordu. 
Tıpkı geçen akşam, rüyasında gördüğü gibiydi… Önce dağın eteklerine tırmanırken zorlanmıştı. Bedeni sanki neden bu kadar ağırdı!.. Ayaklarına demirden külçeler bağlamışlar hareket etmesini engellemişler gibi hissediyordu. . Bu ağırlığın sebebini anlayamadı. 
“Yanıma gerekenden fazla şey mi aldım?” diye düşündü.
Eli ister istemez sırt çantasına gitti. Şimdi tam yolu yarılamışken buna bakmanın sırası mıydı?
Hava keskin bir kılıç kadar soğuktu ve sanki gövdesinde değdiği her yeri kesiyordu…
Bir yandan da sırtında güneşin sıcak güç veren elini hissediyordu. 
O anda bir tek adım daha atamayacağının farkına vardı. Nefesi kesilmişti! 
Böylece dağın zirvesine doğru  tırmanırken sırt çantasındaki ağırlıklardan kurtulmak için  bulunduğu yamaçta durmayı göze aldı. 
Elleri ilk önce eteğinin cebindeki taşlara gitti… 
Kırmızı, uzun kloş, kenarları fırfırlı bir etek giymişti. 
Fırfırlı etek mi? Dağa çıkarken mi?!!!
Ve birden bunun başka bir rüya olduğunun farkına vardı!..
Demek bilinçaltı ona eteğindeki taşları dökmesini söylüyordu. 
İyi de o zaman neden bu kadar ağır hissediyordu? 
Belki de dedi içinden belki de bu kendimi gerçek hayatta tutan düşüncelerin ağırlığıdır. 
Bunu düşünür düşünmez kendisini yuvarlak büyük bir deliğe benzeyen dağın neredeyse dörtte üçlük gövdesini boşluğuyla dolduran geçidin önünde buldu. 
Ne tuhaf! diye düşündü 
Boşluğu dolduran öte bir dünya var ve bu iki dünya birbirinin içinde
Bu geçidin önünde neden durduğunu düşündü?
Neden olduğunu biliyordu hafifleyip yeni bir geleceğe gitmek istiyordu ancak gelecek şimdideydi. 
O zaman neden ağır hissetmişti
Ağırlıkları bırakmak mı zordu? Taşımak mı?
Bulunduğu dağ ona yeni bir hayat vaat ediyordu. 
Ancak bu yeni hayat hep eskisinin  içinde vardı.
Kendisini daha önce göremediklerini gördüğü için  hayıflanıp, bir yandan da korkar buldu. 
Peki şimdiye kadar neden görememişti? 
Birden görüntüler bulanıklaştı, “Uyanıyorum galiba!” diye düşündü ve telaşlandı  ama uyanmak istemiyordu. 
Bunu düşünürken gözlerini sıkıca yumdu. Bu bir lucid rüya ise rüyada kalmayı seçmişti. 
Evett!!! Yine işte o yuvarlak dağ geçidinin önündeydi…
Kendi kendine  , “Bu sefer ismim ne  olsun?” diye sordu…

Şehime Gül Gözen


AKREBİN RÜYASI

“Dikkatli ol, ufacık bir hata bile seni yoldan çıkarabilir, dikkatli ol” dedi ve son bir kez daha “dikkatli ol” diyerek gitara sertçe vurdu. Şarkının kendisini bu kadar etkileyeceğini bilmeden devam etti yoluna bir hamster gibi. Şehrinde döndü durdu sabahtan akşama, akşamdan sabaha. Bir kaç adım ötede duran, kokusunu hayalinde duyduğunu sandığı yemyeşil yamaçların hasretiyle döndü durdu, aşağıdan yukarıya, yukarıdan aşağıya. 

Güneşi batırıp, ışıklarını etrafa saçmaya başlayan şehirde bir gece vakti girdi evine. İçinde dört göz oda, sekiz göz dolap. Gitti geldi ileri geri, geri ileri. Arşınladı, iki dolap arasını, bir kitap kulesini taradı gözleriyle boydan boya. Aldı kitabın birini eline, kitabın kapağını açtı, etrafa bir anda saçılan ışıkla gözlerini kapattı. Yavaş yavaş alışınca gözleri ışığa okudu durdu kitabı soldan sağa, soldan sağa. Ne zamanki küçüldü yazılar ve büyüdü boşluklar, döndü durdu kitabın içinde ışıktan karanlığa, karanlıktan ışığa.

Kocaman bir geçit gördü en sonunda. Kendisini buldu bir başkasının rüyasında. Ortasında yuvarlak bir şehir olan yemyeşil bir dağın üzerinde uçtu baştan başa. Sonsuz gökyüzüne kavuştu o anda. Gördüklerini içti kana kana. Sonra sımsıkı kapattı gözlerini bir daha. 

Duyduklarıyla uyandı. Mekanik, güçlü bir ses, sanki bir gürültü makinesi, sanki bin gürültü makinesi. Yatağının hemen yanı başından geçtiler hızla. Kornalar girdi derken araya, yağmurun sesi, ince cılız bir kuş ötüşü bir de. Kalktı hemen yanı başındaki yuvarlak çalar saatine baktı, akrep hızla ilerliyor, dönüyordu soldan sağa, soldan sağa.

Bedia Korkmaz




Biz 3 kadın, her hafta yazmak için bir araya geliyor; “Yazıyoruz, öyleyse varız!” diyoruz. 
Biz, Sanal Yazı Evi’nin sıcak ekranında tanıştık. Ellerimizi uzattık ve birbirimizin hikayesine yoldaş olduk. Şimdi de bizden taşanları biriktirmek yerine, paylaşmaya adım attık. 
Sesimize, sözümüze eşlik ettiğiniz için minnettarız.
Öykü, Şehime, Bedia



*Bu 3 hikaye; mimar ve 3D sanatçısı Annibale Siconolfi’nin dijital bir çalışmasından esinlenilerek
https://www.annibalesiconolfi.com/works?pgid=kgwpn72f-46ad7576-3c46-4b19-a352-974121a356d2 yazılmıştır.

**Puerto De Santa Maria – Josephine Foster, The Victor Herrero Band
Make Me – Message To Bears
Pretty Pictures in My Mind – The Lumineers melodileri de eşlikçilerimiz olmuştur.


0 0 votes
Article Rating
Bildirim al
Bildir
4 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
Gizem Ardıç
Noble Member
23/02/2021 00:05

Bayıldım!!! 🙂

Öykü Tekşen
Noble Member
26/02/2021 08:54
Reply to  Gizem

Gizem, senin bayılmış olmana ben ayrı bayıldım (: Çok teşekkürler

Şehnaz Erkan
Noble Member
21/02/2021 16:19

Harikasınız kızlar!

Öykü Tekşen
Noble Member
26/02/2021 08:55
Reply to  Şehnaz Erkan

Çok teşekkürler sevgili Şehnaz.

Gün :
Saat :
Dakika :
Sn

Hoşgeldin !
Seni Tekrar Aramızda Görmek İstiyoruz

Yazarlar Kulübü
Seni Bekliyor

✎Bize ulaşabilirsiniz