Hayal mi Gerçek mi?
Yazdıklarını okurken, bitmesin isterdim. İlk kitabını yazdı.Yayınlandı. Herkes bayıldı. Gerçekten güzel yazıyordu. Hikâyelerin kolay geldiği yazarlardandı. Dili güçlüydü, hikâyeleri büyülerdi. Sonra hayatı değişti. Rekabeti sevmezdi, rakipleri oldu, hasetle tanıştı. Yazdıklarının ne kadar iyi olduğunu anladı, fark etti. Bu onu sevindirmedi, korkuttu. Daha iyisini yazacağını biliyordu. Yazarsa nelerin değişeceğini gördü, kendi değerini fark etti. Korktu. Hala yazıyor mu bilmiyorum ama bildiğim kadarıyla bir daha yayınlanmadı.
Bir gün yayınlanmayı hayal ederiz. Basılmış bir kitabın kapağında adımızı görmek, raflarda kitabımızı bulmak, vapurda birisinin elinde kendi kitabımızı görmek…güzel şeylerdir bunlar. Hayallerimizi süsler bu düşünceler. Ödül almak, tanınmış bir yazar olmak, bir yayınevinden ‘evet’ yanıtı duymayı hayal ederiz. Eğer sizin için de hikâyeler kolay geliyorsa, dilinizle, anlatımınızla büyülüyorsanız, emek sarf ediyor, yazıyor, yazılarınızı bir yerlere gönderiyor, aktif bir şekilde hayalinizin peşinden gidiyorsanız da muhtemelen birileri bunu fark eder ve yayınlanırsınız. Hayalinize ulaşırsınız. Ama gerçekleşen hayaller problemlerin yok olması anlamına gelmez. Her şey gibi gerçekleşen hayallerin de getirdiği yeni sıkıntılar olacaktır.
Bahsettiğim yazar arkadaşımın süreci olağan bir süreç değil. Çoğumuza o kadar kolay gelmez hikâyeler, dilimiz öyle kolay akmaz ve çok çabalayarak, üzerinde emek sarf ederek yazarız hikâyeleri. Bitirince basılsın diye çabalarız ve iyi yazmışsak, yine birileri fark eder. Basılır. Haset ilgilendirmez bizi, hatta iyi gelir kıskanılmak. İmza günleri, göz önünde olmak zor gelmez. Hayal ettiğimiz budur. Ancak yine de dediğim gibi her hayalin getirdiği, düşünmediğimiz sıkıntılar olur. Bu sefer ikinci kitabı çıkartmak ilkinden daha zor gelir. Hiç beklenmedik bir baskı oluşur üzerimizde. Daha iyisini yazmak gerektiğine inanırız. İlk kitabın başarısını tekrarlamamızı bekler okur, yayınevi. Artık keyif için değil bir teslim tarihine yetişmek için yazarız. İlk kitabımızla karşılaştırılır ikincisi ve mutlaka birileri ilki daha iyidir der.
Hayal kurmamalı mıyız o zaman ya da hayallerimizin peşinden gitmemeli miyiz? Asla bunu demiyorum. Hayallerimizi kurarken belki de ne istediğimizi, neden onu istediğimizi anlamalıyız ki gerçekleşen hayaller bizi yeni hayal kırıklıklarına taşımasın. Hayalimizi gerçekleştirmek bizi pişman etmesin, üzmesin, başka hayaller kurmaktan vazgeçirmesin, çünkü aslında önemli olan hayal kurabilmek ve ona ulaşmaya çalışırken deneyimlediklerimizdir.
Hayaller bir varış noktasıdır çoğumuz için. Hayal ettiğimiz, sonunda varacağımız anın resmidir. O son noktasından sonra ne olacağı, varınca nelerin yaşanacağı, nelerin değişeceği, ya da o hayale ulaşmak için sarf etmemiz gereken emek, göstermemiz gereken sabır, yaşamamız gereken hayal kırıklıkları ve başarılar ise sürece dairdir ve bizi aslında büyüten, doyuran da süreçtir. O süreci bilmek, tanımak, anlamak, bir olasılık olarak zihnimizde tutmak hayalimizi ve hayal kurma becerimizi de korumaktır. Bazen de hayal ettiklerimizi gerçekleştirmemiz gerekmez. Onlar hayal olarak kalır ve bizi asıl değerli olan süreçte tutar.
Gerçekleşsin ya da gerçekleşmesin, hayal kurmak önemlidir. Hayallerin peşinden koşunca odaklı yaşarız, değer verdiğimiz bir şeyler vardır, umut vardır. Hayaller bizi canlı tutar, ilham verir. Hayal eden kişiler kendi güçlerini sınırlarını sınarlar ve özgüvenleri artar, Hayal kuranlar başarısızlıkla daha kolay başederler, daha cesur olur, engelleri fırsat olarak görmeye, korkularla yüzleşmeye alışırlar.
O yüzden elbette kitabımızın yayınlanmasını hayal edelim ve bunun için çaba sarf edelim ama bunu yaparken de yayınlansak da yayınlanmasak da, o hayali kurmanın ve peşinden giderken yaşayacaklarımızın değerli olduğunu unutmayalım.
“Ama gerçekleşen hayaller problemlerin yok olması anlamına gelmez. Her şey gibi gerçekleşen hayallerin de getirdiği yeni sıkıntılar olacaktır. ” Bu cümleleri evin duvarlarına filan yazmak istedim her gün hatırlamak için. Her gün bu ikilemin içindeyim. Gerçekten, bilenler çaresini söylesin. Kafam almıyor. Hayalini kurmalı mı yoksa ben yazacağım zaten her türlü, varsın yayınlanmasın mı demeli? Yayınlanmamasını kabullenince de kendini geliştiremiyorsun. Mahir Ünsal Eriş’in bir videosunda denk geldim, yazar olmak için yazmayın, diyor. Bu manada başka şeyler de tabi. Hah, dedim, bu yüzden başaramıyorsun kızım sen, unut yazar olmayı. Sadece ama sadece yazmak için yaz. Hani “Yazmasam deli olacaktım. ” deyip kalemi… Devamını oku »
Betül, sen gerçekten iyi yazıyorsun. Önce bunu bil ve inan buna. Başkalarının yazıları yayınlandığında ben neyi yapmadım değil de bu dergi, bu site neleri beğeniyor diye sormak daha doğru olur. 🙂 Hayalini kur sonra unut. Yaz. Çünkü iyi yazıyorsun.
Utangaç surat emojisi 🙂
Bunu duymak öyle iyi geldi ki…Gerçekten tam zamanında, tam kararında bir duruşu, ne güzel tarif ettiniz.
Sanırım devam etme gücüm şu an yüzde yüze yükseldi 🙂
Sevgiler Yeşim Hocam, çok sevgiler