Kara Uçurtma
Bayramları severdim ama çocukken. Bizim köyde pek çocuk eğlencesi yoktu. Bayramlar yaza ya da bahara denk geldikçe uçurtma şenliği yapılırdı arka yamaç tepelerde. Komşu köylerden de gelenler olurdu bizim tepelere. Orada önce renklerini, sonra kuyruğunun uzunluğunu yarıştırırdık uçurtmalarımızın. Arife günü bile kimse kimsenin uçurtmasını göremezdi, sır gibi saklardık birbirimizden. Kasabaya babamla uçurtma malzemeleri almaya indiğimizde komşularla kırtasiyede karşılaşırsak bir şey almadan geri çıkardık. Uzaktan orayı süzer, onların çıktığını görmeden kırtasiyeye tekrar girmezdik. Öyle bir heyecan sarardı ki bayram gelesiye Ramazan nasıl geçerdi anlamazdık. Sanki oruçlarımızı büyük bir şevkle bir an evvel bayram gelsin diye açıyorduk.
Babam en çok kuyruğunu önemserdi uçurtmanın. Kuyruğa yüzlerce küçük kuyruklar eklerdi ve öyle uzun tutardı ki uçurtma göğe yükselmişken bile nerdeyse kuyruğu yere değecek gibi olurdu. Babam derdi ki; “Bir ipini uzun tut, bir de kuyruğunu uzun ve sağlam yap. Kimseler senin yanına yaklaşamaz, gökyüzü senin olur.”
Vurdular babamı ben daha delikanlı bile değilken. Malum toprak yüzünden, kan davası. O vuruldu, uçurtmam da vuruldu, kuyruğu, ipi koptu. Nereye düştü, hangi tele takıldı bilemem. Ama o alçaklar çocukluğumu çaldılar benden. Anam elime dedemden yadigâr altıpatları verdi. Babamın kanı yerde kalmayacakmış. Kanı yerde kalmadı, 17 yıldır bu mahpushanedeyim işte. Ama uçurtmam hala o tellerde takılı kaldı.
Bir haftaya çıkacağım, cezam bitiyor. İstediklerimi verdim bizim gardiyana, bütün malzemeleri getirecek. Eline tutuşturduğumda listeyi afalladı ama “Tamamdır” dedi sonradan. Getirdi malzemelerimi ertesi günü. Kara bir uçurma yaptım. Benim bahtım o ya, havalansın kara uçurtma. Ama kuyruğu umutlarım, öyle bembeyaz upuzun. Çıkınca çok vaktim olmaz diye burada bitirdim uçurtmayı. Zira ana ocağına gitmeden bizim tepelere varacağım kara uçurtmamla. Salacağım yükseklere görsün tüm köy halkı. Bilecekler ipin ucunda kim var. Gelsin sıksın sonra sıkacak olan bana. Bıraksam da uçacak bu kara uçurtma. Gövdesi pes etse beyaz kuyrukları düşürmeyecek onun. Takılmayacak tellere ve gökyüzü yine benim olacak.