Kelimelerin Düştüğü Kâğıt

Bazen bir kafede otururken, bazen bir sokağın köşesinden dönerken, her yerde gelebilir. Bir koku belki, belki bir sestir onu getiren, ya da gördüğüm bir şey. Bilmiyorum. İçime bir duygu akar. Tarifsiz, adı olmayan bir duygu. Paylaşamam. Denedim, birilerine tarif etmeye çalıştım. Nostalji dediler. Değil. Vazgeçtim. Çok farklı ülkede bulundun, çok farklı tatlar, kokular, bir sürü şey tanıdık geliyordur, dedi Hüseyin. Belki de en yakın tarifi budur. Garson kadında İtalya, ahşap masalarda, sandalyelerde Amerika…parça parça hayatım, anılarım. Herkes gibi geçmişte bıraktığım parçalar var. Beş yaşımda İngiltere’de bir okul, Hadas adında bir kız, Top of the Pops ve ilk aşkım Cliff Richard, on yaşım, sıcak İbadan, All Saints Church School ve İsa’nın beni sevdiğine inandıran ilahiler, Noel gösterileri, adına barış koyduğumuz maymun, Killing Me Softly çalarken ilk dansım, geride bıraktığımız, hiç görmediğim kardeşim. On beş yaşım Woodson High School, bir Oldsmobile Cutlass, buz pateni, North Carolina’da bir hapishane ziyareti, ilk işim, mezuniyetim, yirmi beş yaşım Ankara’da ilk bekâr evim, İstanbul’da otuz yıl sürecek bir yaşama ilk adımım, Moda’da evlendiğimiz gün, bir hastanenin penceresinden bakarken ağladığım gün, köşedeki bakkal, taksi durağı, bir türlü doğamayan bebekler. Otuz beş yaşım Yusuf. Emekledi, yürüdü, okula başladı, okulu bitirdi derken hızla geçen yıllar. Yaş elli dokuz. Köln’de bir kafede kahvaltı ederken içime sızan, içimi dolduran o garip duygu. Belki de parçaların birleştiği anlardır o anlar. Bana ait olanlar. Kimseyle paylaşmanın mümkün olmadığı o duygu biraz daha sürsün diye içime kapandığım anlar, sonrasında bir durgunluk getiren ve ancak yazdığımda yasına izin verdiğim kayıplarım. O yüzdendir belki de tamamlanmış hikâyelere merakımın olmaması. Tamamlanmaz hiçbir şey benim dünyamda. Her şey parçalar halinde durur. Arada bir toplaşır, sonra yine dağılır. Ne bir ülkeye, ne bir kültüre ait hissetmediğimdendir belki de insanın anlardan ve anılarından oluştuğunu savunmam. Ev neresi sorusuna yanıt ararken yazmaya başladığım romanımın, dokuz yıl sonra hâlâ bitmemiş olması da bundandır belki de. Benim evim, vardığımda ayaklarımı uzatabildiğim, tamamen kendim olabildiğim yer kelimelerimin düştüğü kâğıttır.

4.3 4 votes
Article Rating
Bildirim al
Bildir
2 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
Gizem Uzer Kaya
Active Member
25/12/2023 22:44

Bir Noel öğleden sonrası kahvemin yanına ailecek dekore ettiğimiz kar taneli, kardan adamlı, gingerbread man’li kurabiyelerimizden iki tane alıp ben de sizin gibi ipad’imi alıp evime çekilecekken açtığım blog sayfasında çatkapı evinize konuk oldum hocam, kaleminize sağlık…

Gün :
Saat :
Dakika :
Sn

Hoşgeldin !
Seni Tekrar Aramızda Görmek İstiyoruz

Yazarlar Kulübü
Seni Bekliyor

✎Bize ulaşabilirsiniz