Ladesim Lades Olsun Mu?

“Onu görmemek belki daha iyidir. Hani derler ya, gözden ırak olan gönülden de ırak olurmuş, olur mu sahiden? Denemeden bilmek zor. Peki ben ne istiyorum? Daha iyi olanı mı yoksa sonunda canımı yakacak olsa da bana daha tutkulu, daha heyecanlı ve daha mutlu hissettirecek olanı mı? Aklımın peşinden gitmek mi yoksa kalbimin rüzgarıyla savrulmak mı?”

-Nereye daldın gittin öyle?

-Ne? Ha, şey ya bir yere değil. Denize bakıyordum. Ne kadar da kafası karışık bugün; hem dalgalı, hem de sakin. Hangisini yapacağına karar veremiyor sanki, bana benziyor bugün.

-Kızım ohooo uçmuşsun sen iyice, kaçıncı bu?

-Bile bile lades demek istiyorum galiba. Bu daha ilk kadehim ama sana laf anlatamayacağım şimdi. Salsan mı beni biraz?

-İyi be, n’aparsan yap! Ne olduğunu da anlatmıyorsun ama uçmuşsun sen bugün iyice!

“Oh be! İnsanları kırmak istemedikçe her türlü yorum yapmayı kendilerinde hak görüyor olmalarından çok sıkıldım artık. Bu saçmalıkla uğraşırken kararımı da verdim galiba sevgili günlük! Ben bu defa bile bile lades demek istiyorum galiba! Evet, evet bunu istiyorum, eminim. Yanacaksak da yanalım yahu! Bugüne kadar binbir plan yapıp irdeleyip daldım da ne oldu sanki? Bu defa da böyle olsun. Oh be rahatladım! İyi ya da kötü bir karara her vardığımda rahatlıyorum.”

Günlüğünde yeni bir sayfa açtı genç kadın.”Havuza atlamak istiyorum” yazdı büyük harflerle sayfanın tam orta yerine. Sonra da telefonunu aldı eline. WhatsApp’a girdi. Onu tam da bu karmaşanın ortasına çeken adamın adını bulup “Ladesim lades olsun mu?” yazdı ve gönderdi. Nil’in Havuz Problemi şarkısı çalıyordu beynindeki arka planda. Ve o, artık suyu boşaltmaya veya o kararsızca etrafta dolaşan tüm zamane kızlarına inat orayı terk etmeyip havuza atlamaya karar vermişti. Belki boğulacaklardı, belki yanacaklardı veya belki de sadece ona olacaktı olan ama artık umrunda değildi kadının. “Aslında hiçbir şey göründüğü gibi değil, görünmediği gibi de değil” dedi bara telefonla konuşarak giren güzel bir kadın. Evren bugün kendince dalga mı geçiyordu yoksa genç kadına yol mu göstermeye çalışıyordu, belli değildi. Kadının kurduğu cümleyi ve olan biteni düşünmeye başladı genç kadın. Kadın belki de haklıydı. “Belki de inanmak ya da inandırmak istediğimiz neyse onu görüyorduk olaylara bakınca. Peki ya başka yanları vardıysa olan biten her şeyin? Titanic’in kendine fazla güvenen mürettebatı gibi suyun dalgasızlığına veya kendi kalbimizin dayanıklılığını güveniyorduysak buzdağı sonumuza sebep olmak için sinsice yolumuzu gözlerken? Peki ya tüm bu olayların ortasında deliler gibi alev alev bir aşk yaşayan Rose ve Jack? Buzdağını, mürettebatın gevşek davranmasına neden olan aşırı özgüvenlerini, sonunda olacakları bilselerdi yine de binerler miydi o gemiye? Bence biberleri sırf o aşkı yeniden yaşayabilmek için.” Genç kadın kendi zihninde bu düşünceler arasında savrulurken az evvel mekana giren kadının karşısına başka bir kadın daha gelmişti. Şaraplarını yudumlarken yeni gelen, diğerine “donuyorum insanın kendine olan uzaklığından” dedi. Küçük mekanda oturmanın kötü yanı buydu; yan masa sohbetine istemesen de kulak misafiri olmak… Ama genç kadın ilk kez memnundu bu durumdan çünkü garip bir şekilde duyması gerekenleri duyuruyordu ona bugün sistem. Titanic, buzdağı, donarak ölen Jack hakkında düşünürken duyduğu bu cümle yapbozun kayıp parçasını bulmuş gibi hissettirdi genç kadına.

Yeni bir sayfa daha açtı günlüğünde ve “Sürükleniyorum” yazdı tam orta yerine sayfanın. Defter günlük müydü, tetik cümleler fihristi miydi karışmaya başlamıştı artık son zamanlarda. Evde çalışma masasına oturunca açıp böyle not ettiği cümlelerden yola çıkıp yazmaya başlıyordu. İyi geliyordu ve evet sürükleniyordu. Jack gibi aşkın ateşi ile hayatın ve insanların donduruculuğu arasında sürükleniyordu. Tek farkla, onun elini tutan bir Rose var mıydı yoksa kendi kendine gelin güvey mi oluyordu, bilmiyordu.

 

0 0 votes
Article Rating
Bildirim al
Bildir
2 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
şebnem oral
Noble Member
30/07/2021 22:33

uçmuşsun sen bugün iyice!. bunu çok yakın iki cümlede kullanmışsınız. ve çok kullanıyorsunuz. onun yerine çoğu yerde virgül daha güzel olur. anlatımınız ve betimlemeleriniz güzel. elinize sağlık

Ebru Tecer Uzunalp
Active Member
30/07/2021 00:30

Sürükleniyoruz…

Gün :
Saat :
Dakika :
Sn

Hoşgeldin !
Seni Tekrar Aramızda Görmek İstiyoruz

Yazarlar Kulübü
Seni Bekliyor

✎Bize ulaşabilirsiniz