Mesaj

MESAJ

Mutfağın kapısında durakladı. Tezgahta hiç boş yer kalmamıştı. Masanın üzeri doluydu. “Eviyenin içindeki şu tabakları düzgün koysaydım keşke” dedi içinden. Ama olan olmuştu, eviyenin içi dışarıya taşacak kadar doluydu. Dört gözlü ocağın üzerindeki tencerelere baktı. Onları kaldırmak için, önce içinde kalan yemekleri boşaltmak gerekiyordu. Elindeki tepsiyle kapıda kalakaldı. Salondan getirdiği kirli bardaklarla tabaklar her dakika ağırlaşıyordu sanki. Bir an önce şu tepsiyi koyacak bir yer bulmalıydı. Gözleriyle etrafı tararken bakışları fırının kapağındaki dijital saate takıldı. Yeşil yeşil yanıp sönen rakamlar 20:42’yi gösteriyordu. Demek ki on sekiz dakika içinde bu evden çıkmış olmalıydı. Acele etmeliydi. Sağ ayağını kaldırdı, diğer ayağının üstünde dengede kalmaya çalışarak, havadaki ayağıyla masanın altındaki tabureyi açığa doğru sürükledi. Elindeki tepsiyi taburenin üzerine yerleştirdi. En azından geçici bir süre burada durabilirdi tepsi. Mutfak o kadar küçüktü ki, tabure oradayken bulaşık makinasının kapağını açamazdı. Ama önce tezgahı boşaltmalıydı. Kolları sıvayıp işe girişti. Ocağın üzerindeki tencerelerle başladı. Yemekleri plastik kaplara aktardı. Kapaklarını kapatıp buzdolabına koydu. Eviyeyle ocak arasında kalan tezgahta epeyce yer kaplayan, dört yapraklı yonca gibi açılmış pasta kutusunu güzelce katlayıp, kendi poşetine yerleştirdi. Poşetin ağzını bağladı. Kapının yanına yere koydu. Musluğu açtı, eviyenin içindeki tabakları teker teker sudan geçirip, az önce pasta kutusunun durduğu yere üst üste dizmeye başladı. Tam o sırada kot pantolonunun arka cebine tıkıştırdığı cep telefonu titreşti, cılız bir “ding” sesi duydu. “Eyvah benimki erken mi geldi yoksa?” dedi. Telaşlandı. Elleri kirliydi, telefonu çıkartıp mesaja bakacak durumda değildi. Bir yandan acele ediyor, diğer yandan fazla ses yapmamaya çalışıyordu. Mutfağı toparlayıp şu tepsiyi de kaldırırsam hiç salona uğramadan kapıdan çıkar giderim diye düşündü. Elini çabuk tutarsa daha önce planladığı gibi, tam zamanında orada olabilirdi. Buradakilere söylemediği buluşma için heyecanlanıyordu. Gizli kapaklı yapılan bütün işler gibi bu buluşma da, gerçekleşme zamanı yaklaştıkça kalp atışlarını hızlandırıyordu. Tam da bu güne ve neredeyse aynı saate denk gelen bu iş yüzünden canı sıkıldı. Üstelik kendi kendine iş çıkarmıştı. Sanki kızdığı kendisi değil de karşısında bir başkası varmış gibi, içinden söylenmeye başladı.

Safsın kızım sen. Sana ne milletin kutlama yemeğinden. Hep böyle yapıyorsun, olur olmaz her şeye atlıyorsun. Madem kutlayacaklar bırak kendileri yapsınlar işlerini. Ay ne güzel olurmuş, tabi evde yemek en güzeliymiş. Ne gerek varmış dışarıya gitmeye. Hemen yardım teklif ediyorsun. Senden bir şey isteyen oldu mu ki? Al işte, geç kalacaksın şimdi.” Daha telefondaki mesaja bile bakamamıştı. Bu mutfağı toplayıp zamanında yola çıkmak imkansız değildi gerçi. Biraz acele ederse halledebilirdi. “Belki de mesaj başkasından gelmiştir canım, bankadan filan.” diye düşünerek kendini rahatlatmaya çalıştı. Bir yandan eviyenin içinde kalan son bulaşıkları çıkartıyor, bir yandan da biriken kirli suyun boşalmasını bekliyordu. Süzgeçte biriken çöpleri eliyle toparlayıp atınca, hızla boşalan su, minik bir girdap oluşturmuştu. Musluğu kapattı. Döne döne azalan suya bakarken dalmış olmalı ki:

-“Bu kadar bulaşık sığacak mı bulaşık makinasına?” cümlesiyle kendine geldi.

-“Merak etme Nalan Teyze, hallediyorum ben.” dedi.

-“Kahve istedi Ayşen’le kocası. Onun için gelmiştim.”

Bir kahve eksikti şimdi! Mutfakta kıpırdayacak yer yoktu ki. Değil ki bir de cezveyle, fincanlarla uğraşsın. Ellerini bile yıkayamamıştı ki daha. “Bu arada saat kaç oldu ki? Hem az önce çay içmedi mi bunlar, kahve nereden çıktı şimdi?” diye düşünürken içeriden kahkaha sesleri yükseldi. Belli ki salondakilerin keyfi yerindeydi, kim bilir daha ne kadar oturacaklardı. İyice canı sıkıldı, suratı asıldı. Neyse ki sırtı kapıya dönüktü. Asılan yüzünü görmemişti Nalan Hanım. Hemen bir kaçış yolu bulmalıydı. Yüzüne sahte bir gülümseme yapıştırarak arkasına doğru döndü:

-“Şöyle yapalım mı Nalan Teyze? Benim işim bitmek üzere, ama çıkmam gerekiyor. Sen on dakika sonra gelsen olur mu?” dedi.

-“Tabi kızım, sen çık. Zaten yoruldun. Ellerine sağlık. Ben yaparım kahveyi.”

Bu sevimli kadından beklediği cevap tam da böyleydi. Herkese her zaman şefkat verebilen kadınlardandı o.  Kendi kendine sinirlenirken aniden karşılaştığı şefkatli bakışlar, duygularını alt üst etmişti. Az önce düşündükleri yüzünden pişmanlık duydu. Aynı anda hem sinirli, hem telaşlı, hem de pişman olunabiliyormuş demek. Nalan Hanım salona doğru giderken eğilip taburedeki tepsiyi aldı. Fakat elleri yağlı olduğundan tepsi bir anda elinden kaydı. İçindeki kirli bardaklar, bardaklardaki son çay yudumları, pasta bulaşmış tabaklar, çatallar hep birlikte mutfak zeminine dağılıverdi. Mutfak bir anda savaş alanına döndü. Bütün bunlar olurken zaman yavaşladı sanki. Çatallar yere çarpıp zıplarken gördüğünü sandı. Belki gerçekten zaman yavaşlamıştır diye bir umut fırının saatine baktı. Yeşil rakamlar 21:02 diye yanıp sönüyordu. Şimdiye çoktan çıkmış olmalıydı. Yani geç kalmıştı, buluşmaya yetişemeyecekti. Ayakta duracak hali kalmadı. Olduğu yere çömeldi, ellerini dizlerinin üzerinden sarkıttı. Ne yapacağını şaşırmış halde boş gözlerle mutfak zeminine bakakaldı. Gürültüyü duyan Nalan Hanım kapıya kadar gelmiş, yerdeki cam kırıklarını görünce durmuştu. Başını kaldırıp Nalan Teyzesinin sevecen bakışlarıyla karşılaşınca içindeki sinir, telaş ve pişmanlık duyguları iyiden iyiye coştu. Karnında bir şeyler fokurdadı, kabardı kabardı. Daha fazla dayanamayan gözyaşları pıtır pıtır dökülmeye başladı. Elinin tersiyle yanaklarından süzülen yaşları silmek istedi. Ellerinin kirli olduğunu görünce, fırın kapağına asılı kurulama bezini aldı. Önce ellerini sildi. Sonra ayağa kalkıp arka cebinden telefonunu çıkardı. Mesajı okudu.

“İşim uzadı, bir saat kadar gecikeceğim.”

Kasım 2023

0 0 votes
Article Rating
Bildirim al
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
Saat :
Dakika :
Sn

Hoşgeldin !
Seni Tekrar Aramızda Görmek İstiyoruz

Yazarlar Kulübü
Seni Bekliyor

Ödemeniz ile ilgili bir sorun olduğunu düşünüyorsanız Ayça Hanım ile iletişime geçebilirsiniz.

0545 552 57 50

✎Bize ulaşabilirsiniz