Şans İşi
Ünzile Hanım lal bu aralar. Her gece Seyit’i görüyor düşünde, kan ter içinde uyanıyor. Sabaha kadar da tavanı seyrediyor. Annem olur Ünzile hanım. Haza bir salon kadınıydı, en delisinden de Seyit beni bacaksız bıraktı bırakalı kafası pek yerinde değil. Pek kabul edilesi değil sanırım evladını noksan görmek. Ben bacaksız o da akılsız… Bunlar nasıl başladı dedim geçen gün kendime. Bilmiyorum, bütün bunlar nasıl başladı. Nasıl başladı bilmiyorum da ne zaman başladı biliyorum. Geçen akşamüstü sordum Ünzile Hanım’a nasılını, bana baktı tepeden, gözleri ustura gibiydi. Konuşmadı. Dedemedikleri yetmişti. Kelimeleri zayi etmedi sanırım. Aslında pek iyidir kelimelerle arası, konuşsaydı ağzına diline bağladığı kelimelerden en çok benim kalbim yanardı. Seyit’i o bulmuştu bana, bir arkadaşının kardeşiydi. Kavun değil ki koklayasın; kumar, evlilik dediğin. Aynı beyaz eşya gibi, şans işi. Bir kocanın buzdolabına benzemesi ne kadar manidar değil mi? İki kapılı, elektrikli, içi boşken yaramaz, taze tutmak için gerekli, buzu kendiliğinden çözülürse kokudan yanaşılmaz. Bütün bunlar nasıl başladı bilmiyorum. Çok da önemli değil dedim ya; ne zaman başladığını hatırlıyorum sanki üzerinden iki ölüm, üç çocuk, bir bacak geçmemiş gibi.
Melike PEHLİVAN İŞLER Eylül 2020
Fotoğraf Vivian Maier
süper. İnsanın içine en derinine nüfus ediyor. Hocam kaleminize sağlık.
Teşekkür ederim Müjgan Ablam!
Müthiş! Bayıldım Melike…bayıldım
Ya????? Günümü güzelleştirdiniz Hocam, var olun.
Melike…
Vurmuş, atmışsın yine.
Sağ ol…