Tutamıyorum Zamanı
Birden ortaya çıktı: Tutamıyorum Zamanı dedi birisi. Hepimiz yazdık. Üyelerimizden bu yazılar, eskilerden, ilk üyelerimiz, Kabilemizden. Bugün ‘tutamıyorum zamanı’ ile bizi tetikleyen Meltem Ersoy’un yazısını paylaşmak istiyorum.
Zaman tutulabilecek bir şey değil ve çoğu algımla alakalı, biliyorum
Ama ömrümün hammaddesi zaman
Uçarak geçiyor yanımda, bakakalıyorum
Kendimden anlamıyorum zamanın uçtuğunu, etrafımdan anlıyorum, yakınlarımdan
Küçücüktün, henüz doğru dürüst konuşamıyordun
Annen gizli saklı bir sıkıntı yaşıyordu, evde kalamazdın, bize geldin
Anneannenle teyzene. Sen bebektin, ben çocuk
Ağlıyordun, duramıyordun ağlamadan
Teselli olmuyordun Eski, soluk, bir ustanın elinden çıkma oymalı koltuklar vardı misafir odasında
Orada oturdum, kucağıma aldım seni
Hiçbir şey yapmadım, seni gördüm, anladım, sarıldım
Başını yasladın, ağladın, sakinleştin
Asla elimi bırakmadın, asla elini bırakmadım
Şimdi başka bir hayata gidiyorsun,
Annenin evliliği benim ailemin hayatının değiştiği gündü
Dört kişilik sayılan çatal bıçaklar, mutfağa geri giden bir kişilik servis
Streç jeanlerden döpiyese dönüşen hayat
Düz saçlardan permaya
Sohbetten karmaşadan sessizliğe geçen hayat
İçinden bir şeyler çıktı hayatın, galiba ben kurumu suçladım
Şimdi sen o hayata adım atıyorsun
Ve bilmiyorum bir daha ne zaman bir aile kahvaltısında otururuz aynı evde uyanırız siz değil de sen olarak plan yaparız
Ailenin de hayatın da geride kalanı mı?
Hayat etrafımda akıp gidiyor, halaya horona duruyor birileri
Sonra küçücük ayaklarında topuklularla kardeşin geliyor
Hiçbirimizin yapamadığını yapıyor, başlıyor pistin ortasında hüngür hüngür ağlamaya
Bütün bunlar beni bir hayata bir canlılığa katıyor
Ama aklımdan bir sessiz ses geçiyor, acaba bu başkasının hayatında yan karakterlik mi
Kendi hayatım için istediğim şeyleri yapacak kadar cesur mu değildim
Doğru sözü söylemek doğru kararı almak birilerinin doğuştan yeteneği mi?
Bilmeye bilmeye hayat geçiyor
Valla nereye geçiyorsun hop dur biz de buradayız arkadaşım desem
Ama mis gibi hayatın var otur şükret diyecek
Var valla allah için çok güzel hayatım var çok şükür
Sevdiğim işlerim tanıştığım güzel insanlar yazılarım gezilerim orman ve deniz kafeler ve şehirler var
Fazlasını istemek haksızlık mı aptallık mı?
İstemek var etmenin yarısı mı?
Bir yandan baksana ahşap bir masa aldın evine
İstiyorum ki etrafında nice güzel sohbetlerin olsun
Ne senin ne hayatından beni çıkaran abinin ne de kardeşinin hayatı zor olsun
Sonra bakıyorum dua etmeye başlamışım, en çok size
Etrafınızdaki mor balonu yaptım, içine bir sürü gücüne inandığım kelime doldurdum
Bütün annelerin çocukları çok mutlu olsun
Hayat akıp gitmesin elimizden, iyiliklerle dolu olsun
Şimdi koşmazsam her şeyi kaçırırım gibi geliyor
Bazen bu düşünce öyle çok oluyor ki hoop diyor beden yat dinlen
Zaman ne o kadar kıt ne o kadar çok
Zamanı iyi değerlendir sözü beni strese sokuyor misal ama boş durunca da suçlu hissediyorum
Suçlu hissetmek neymiş arkadaşım önceki hayatımda çok mu vurdumduymaz mışım?
Öyleymişsem aferin, çok takdir ettim o kendimi
Paralel hayatlar yaşıyoruz el ele omuz omuza başka dertlerde başka mutluluklarda
Ruhlarımız birbirini tanıyor, sen karşıma çıkıyorsun, herkesten çok anlıyoruz birbirimizi
Çünkü görülmek sevilmek ve güvende olmak istiyoruz
O zaman sakinleşiyoruz, başımız güvenle bir omza düşüyor
Hiç konuşmasak konuşamasak mantıklı açıklamalar yapmasak bilmesek ne olur
Seni görüyorum ve belki görülsem hayat sakinleşecek
Doğada insanı hayran bırakan bir manzarada, ait ve huzurlu kalmak gibi bir his…
Meltem Ersoy – Eylül 2019
Ne güzel yazmışsın Meltem.Eline sağlık.
Bayıldım
Çooooookkkkk güzel çok sevdim güzel Meltem 🙂
🙂 Çok teşekkür ederim canım Seda <3
Meltem, kendi zamanımın içinden geçirdin beni, çocukluğum, kurduğumuz sofralar, gençliğim, giydiğim kıyafetler, o zamana ait anılar, hisler hepsini bir yere toplayıp hediye eder gibi sunmuşsun yazıda. Çok etkilendim zamanı tutamamaktan, iyi ki de tutamamaktan.
Hikayen bol olsun.
Canım Seçil, beraber daha ne çok hikayemiz var paylaşacak