Yazarak Şifaya giden yol

Nobel ödüllü yazar Kenzaburō Ōe’nin ilk romanı Kişisel Bir Sorun, genç bir babanın zihinsel özürlü doğan oğluna karşı duygularıya baş etme çabasını anlatır. Romanda baba Bird, oğlunun yaşaması ya da ölmesiyle ilgili kararı verme hakkının kendinde olduğunu savunur. Bir kaç defa oğlunu öldürme planları yapsa da bebek hayatta kalmayı başarır. 

Kendi oğlu Hikari’nin zihinsel özürlü doğmasını Ōe, hayatının en acı ve en belirgin anı olarak tanımlar. “A Healing Family” (İyileşen aile) kitabında Ōe kendi öfkesini, yaşadığı şoku ve karmaşık duygularını Kişsel Bir Sorun romanında Bird karakteri üzerinden anlamlandırmaya çalıştığını anlatır. Kendi geleceğine odaklı Bird’in ilk önce başına gelmiş bir felaket olarak gördüğü bu olayın aslında kendini geliştirme fırsatı sunduğunu fark etmesini ve davranışlarını değiştirerek daha önce hiç sahip olmadığı bir tamlık hissi hediye etmesini anlatır. Roman karakteri üzerinden kendi “olumsuz” duygu ve düşüncelerine izin verebildiğini ve zamanla olanı kabul edebildiğini anlatır. Ailesinin zihinsel özürlü bir çocukla yaşamayı öğrenmesinin eserlerinin merkezindeki tema olduğunu söyler Ōe. Ailesine bir ‘bomba’ gibi düşen bu gerçeği yazarak dengeye gelebildiğini ve hem yazılarının hem de kendisinin olgunlaştığını söyler. Kabule gelmenin çabuk olmadığını ve yaşamın içinde uzun bir süreç olduğunu belirtir. Bu süreçte yazarak karmaşık ve acı veren duygulara bir alan açar Ōe ve onları sanata dönüştürür. Bu süreçten Kişisel Bir Sorun romanı doğar. Ōe’de yaşananları kabule doğru ilk adımını atar.  

Hikari’nin doğumundan yirmi dört yıl sonra, yazarlığının otuzuncu yılında yazdığı roman, “Letter to the Nostalgic Years” (Nostaljik Yıllara Mektup) Hikari’nin doğumunun hayatındaki izlerine bakma çabasıdır. Ōe yazar olarak başarısının sadece Hikari’nin doğumuyla yaşadığı şok, acı ve kederi anlamladırmak olarak gördüğünü söyler ve “başkalarının varlığını kabul etmenin, onlara güvenmenin ve zor zamanlara rağmen birlikte yaşamanın bir yolunu bulmanın” etik bir yaşam için gerekli olduğunu ekler. Başkalarını kabul edebildiğimizde ancak kendimizi de kabul edebiliriz. Kendimizi kabule giden yol gölgemizden, bakmak istemediğimiz, içine girmekten korktuğumuz duygulardan geçer. Yazmak bu yolu kolaylaştırır ve yolun sonunda umut, zarafet ve yenilenme gelir. 

Acı verse de, huzursuz hissetirse de, travmaları takip eden rüyaların travmayı tekrar ziyaret etme, tüm karmaşıklığını ve korkunçluğunu tekrar yaşayarak onu aşma çabamız olduğunu söyler Freud. Bedenimizin kendi yaralarını iyileştirme yetisi olduğu gibi, kırılmış, yaralanmış duygularımızı da iyileştirmeye şartlanmış bir yanımız olduğunu, bu yanımız ortaya çıktığında yaratıcılığımızı, hayal gücümüzü ve yaşananları sembolik bir şekilde tekrar yaşama ve yeniden sunabilme becerimizi de ortaya çıkarttığını söyler.    

Writing As A Way of Healing” (Şifa için Yazmak) kitabında Louise DeSalvo, bilinçli bir şekilde yazarak, hikayelerimizde ayrıntılara, imgelere, objelere, mekanlara yer vererek bu ağır duygular ve yaşanmışlıklarla baş edebilir ve yaşadıklarımızı kağıda kaleme dökmenin bir yolunu bulabiliriz der ve bize “yazmak istediğiniz ama sizi ağır duygulara sokacağını düşündüğünüz bir hikayeniz var mı?” diye sorar ve bize başlamak için ufak bir yol haritası çizer

  1. Tam olarak ne olmuştu? Zaman ve mekan ayrıntıları hikayeyi kökler, topraklar. Ne zaman oldu? Kimler vardı? Süslemeden, saldırmadan, sadece sahneyi kurarak yazın. Somut ayrıntılar şifaya gider, genellemeler sizi daha mutsuz bırakır. Kendinize sürekli “Bununla ilgili başka ne diyebilirim?” sorusunu yöneltin. 
  2. Duygulardan bahsederken onları olaylara bağlayın. 
  3. O gün ne hissettiğiniz ve bugün o olayla ilgili hislerinizi anlatın. Zaman içinde duyguların değişimini gözlemleyin
  4. Duygularınızı hislerinizi sadece olumsuza odaklanarak değil de o zor dönemin içinde durmanızı sağlayan olumlu olaylardan ve güçlü yanlarınızdan bahsederek yazın
  5. Yaşanan acıdan varılan bir aydınlanma, farkındalık, bir uyanış olmalı yazınızda. Yoksa henüz yaşananları yazamaya hazır olmayabilirsiniz. Sebep sonuç ilişkilerini kovalarsanız bu farkındalığa yazarken de ulaşabilirsiniz. Neden benim başıma geldi soruları değil burada bahsedilen. 
  6. Tamamlanmış bir hikayeniz olmalı. Boşluk bırakmayın. Bir roman karakterini tanıdığımız kadar yakından tanımalıyız kahramanı. 
  7. Başta yazının kaotik olacağını kabul edin. Yazılanlar derlenip bir akışa girmeye başladığında şifa başlar. Sonra ne oldu? ve Öncesinde ne olmuştu? Sorusu yol haritanızı çizmenize yardımcı olacaktır ve sağlam bir olay örgüsü ile yaşananları anlamlandırma yoluna girmiş olursunuz.   

Yazarak şifa yoluna girmenizi dilerim
Yeşim – Corona Günlükleri
Nisan 2020

0 0 votes
Article Rating
Bildirim al
Bildir
3 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
Öykü Tekşen
Noble Member
11/05/2020 00:49

Nasıl da karanlıkta ışık olan bir yazı. Çok teşekkürler hocam.

Özge Yıldız
02/05/2020 22:35

Ilginç bir rastlantı mi yoksa insanın içinde ancak yazarak/anlatarak atabileceği kadar çok acıya sebep olduğu için mi bilmiyorum ama ben de oğlumun genetik bir bozukluga sahip olduğunu yani ‘engelli’ olduğunu öğrendiğimde başladım yazmaya. Şimdilik çok ciddi ve gözle görülen bir yol katetmemis olsam da yazdıklarımın benimle ayni yolda yürüyen arkadaşlarımın sesi olduğunu görmek bile yetiyor.
Bu güzel yazı ile motivasyonumu artırdınız. Teşekkürler Yeşim Hanım

Bedia Korkmaz
Noble Member
01/05/2020 06:51

Teşekkürler, bu güzel yazı için❤️

Gün :
Saat :
Dakika :
Sn

Hoşgeldin !
Seni Tekrar Aramızda Görmek İstiyoruz

Yazarlar Kulübü
Seni Bekliyor

✎Bize ulaşabilirsiniz