Lale Yolsel

Kimsin? Mesleğin/medeni durumun/ev düzenin/yaşın
Kimim ben? Lale Yolsel, iş hayatım Ayşe Lale Yolsel bilir beni, hatta kendim olmak için üyesi olduğum Yazarlar Kulübüne de böyle girmişim ya, sonradan fark ettim, zoom toplantılarında bana Ayşe denildiğinde, değiştirdim sonra, Lale Yolsel’im artık. 62 yaşındayım. Mesleğim karışık biraz, üniversite yıllarımda akademisyen olma yolunda iken birden kendimi iş hayatında buldum bir sebeple ve sonra hemen evlendim birde, 20 yaşında evli, başarılı bir iş hayatı başlattım kendime, olmak istediğim miydi zamanı mıydı bu başlangıcın, orası karışık. Erkenden evlenmenin sonu muydu yoksa o dönem karışan iş hayatımın bir sonucu mu henüz cevaplayamasam da ayrıldım eşimden 30 yaşında. 6 yaşında ki oğlum ile tek başına yine yenidenlerle bu yaşıma kadar geldim. O kadar çok yine yeniden yaptım ki hayatımda, burada sayfalara sığdırmak zor şimdilik, ama yazıyorum kendime, şimdilik kendime. Yazdıklarımın inandırıcı olması zor, zira romanlarda bile bir, bilemedin iki olay üzerine kurgu varsa benim hayatımda ki olayların sayısı ve yaşandığında ki dehşeti çok fazla. Bugün hala medyada gördüğümüz mafya, polis, siyaset, çökme gibi hikayelerle ben 30 yaşlarında tanıştım desem biraz ipucu vermiş olurum sanırım. Ama kısaca belirtmem gerekirse önce İlaç sanayiinde uzun yıllar genel müdür, iflas sonrası canını kurtarma mücadelesi de bir iş sayılırsa uzun yıllar mesleğim bu oldu, sonra sanata katkı UKKSA da kurucu, sonra üniversitede öğretim üyesi ve şimdi koçluk yapıyorum. Şimdi 35 yaşında olan oğlum 16 Nisanda evleniyor, üstelik haziranda da babaanne oluyorum. Kendi hayatım önde olsa da artık daha çok, başka bir hayat her zaman hayatımda. Aslında önceliği olmayan iki hayatım var desem daha doğru olur. Hep Kadıköy’lü oldum, Moda’da büyüdüm, evlendim Dalyan’da yaşadım, Caddebostan’da ölürüm her halde. Hiç başka yer, yerler düşlemedim hayatımda. Arada, zamanım ve en önemlisi param olunca, gidip gidip yuvaya dönmeyi seviyorum ama.

Hayat sana 4 ders öğrettiyse ne olurdu onlar?
1. Hayat 20’li yaşlarla birlikte, çok başlarda yani, güçlü olmayı ve cesur olmayı öğretti bana, başka türlüsü esaret olurdu yoksa.
2. Sorumluluklarımın bende yarattığı endişenin beni esir alıp yapabileceklerimden alıkoymasının verdiği zararı fark ettim 50’li yaşlarımda. Yalan söylemeyeyim sorumluluklarım bitti aslında. Oğlum kendi hayatına, annem başka diyarla gitti o yıllarda.
3. Mutlu olmanın sen olmakla sarsılmaz bir bağı olduğunu fark ettim 60’lı yaşlarımda. Gerisi boş.
4. “Öldüğümde tamamen kullanılmak istiyorum” sözüne fena halde tutundum bu arada.

Neden kendini ifade etmek için yazıyı seçtin?
Yazı her zaman nefes almak kadar eş değerdi benim için. Ancak öylesine zor şartlar, dikkat isteyen, kaçırmamak zorunda olduğum şeylerle dolu bir hayat yaşadım ki yazamadım, bir gün diye diye bugüne kadar geldim. Şimdi nefes almaya başladım ama kesik kesik, arada tık nefes olup kendime eziyet ediyorum ve fark ettiğimde, artık ne olursa olsun diyerek geriye dönüyorum, yazmaya. Kendimi ifade etmek tabiri çok güçlü bir ifade beni için, maalesef durup durup kendimi yazarak kendimi ifade ettiğimi sanıyorum, böyle mi olur? Daha yolun başındayım cevabını bilmiyorum. Bir roman başlamıştım 2020 de yazma ayında, şaşırdığım, heyecandan uykularımı kaçıran bir roman, orada ben yoktum ya, bütün heyecanım ve şaşkınlığım bundan. Yarattığım karakterlerle yaşadım, olayların içinde gözleyen, dikizleyen oldum, sonra… Yarım bekliyor hala. Belki de kendimin bittiği yere, güne gelmemi bekliyordur.

Yazıyla ilişkin nedir? Seviyor musunuz birbirinizi?
Yazmak bir sihir gibi benim için. Boş bir sayfa açıp klavyeye dokunduğum anda başlıyor sihirli zamanlar, vay be dediğim yazılarım var kendimce, nasıl oldu, ne oldu da bunu yazdım dediğim sayısız saatlerim var. Dedim ya nefes almak gibi bir şey yazmak, derin derin nefes alabileceğim daha çok saatlerim olsundan başka dilek göndermiyorum evrene artık.

Neyi anlatmak istiyorsun?
Neyi anlatmak istediğim artık yavaş yavaş şekillendi aslında. Susmayan, gördüklerine bakabilen, anladıklarını anlatabilen, anlatmaktan korkmayan, tartışmadan anlatabilen, anlayabilen, yanlışı sorgulayabileni yazmak istiyorum. Barıştım ben hem de çoktan barıştım ya hayatla herkes barışsın istiyorum, ama öyle spritüal yaklaşımlarla değil, yalancık olmasın, senden olsun sen olsun istiyorum bu barışma.
Sevgilerimle kocaman,

Yazmak istiyorsunuz ama bir türlü başlayamıyorsunuz, Başlasanız da sürdürmekte zorlanıyorsunuz, O zaman bu atölye tam size göre.
Gün :
Saat :
Dakika :
Sn

Hoşgeldin !
Seni Tekrar Aramızda Görmek İstiyoruz

Yazarlar Kulübü
Seni Bekliyor

✎Bize ulaşabilirsiniz